MUHAMMED HÂCI EFDAL

Hindistan’da yetişen büyük âlim ve velî. İsmi, Hâcı Muhammed Efdal olup, Mazhar-ı Cân-ı Cânân hazretlerinin, kendilerinden ilim ve feyz aldığı dört büyük hocasından ilkidir. Doğum ve vefât târihleri ile hâl tercümesi hakkında fazla ma’lûmât bulunmamakta ise de, onikinci asrın ortalarında vefât ettiği bilinmektedir. Kabri, Hâce Muhammed Bâki-billah hazretlerinin bitişiğindedir.

Müceddidiyye yoluna âit feyz ve ma’rifetleri, bâtını kemâlâtı Muhammed Huccetullah’dan aldı. Muhammed Huccetullah, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin İmâm-ı Muhammed Ma’sûm’dan olan torunudur. On yıl müddetle o mübârek zâtın huzûrunda, sohbetlerinde bulunarak çok istifâde etti. Bundan sonra oniki yıl müddetle Şeyh Abdülehad hazretlerinden feyz aldı. Şeyh Abdülehad da, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin, Hazîn-ür-rahme Muhammed Sa’îd-i Fârûkî’den torunudur.

Bu iki büyük zâttan aldığı feyz ve nûrlar ile, tasavvufî kemâlâta, yüksek olgunluklara kavuşan Hacı Muhammed Efdal bu yolda çok yükselerek ilerledi. Muhammed Huccetullah ve Şeyh Abdülehad, Hacı Muhammed Efdal’e; “Bu yolun büyüklerinden kalbimize akıtılan bütün ilim ve ma’rifetleri sizin kalbinize yerleştirdik” buyurmuşlardır.

Hâcı Muhammed Efdal, derin âlim, faziletler sahibi, olgun ve yüksek bir velî idi. Tasavvuf ilimlerinin mütehassısı idi. Allahü teâlânın aşkı ve bu yolun büyüklerinin muhabbeti ile kendinden geçmiş hâlde bulunurdu. Öyle bir tevâzu ve gönül kırıklığına ve edebe sahip idi ki, kendisini, değil evliyânın büyüklerinden, tasavvuf ehlinden bile saymazdı. Hattâ yakınlarından tasavvuf ehli kimselere; “Sizlere derin ve keskin bir basiret ve ma’nevî makamları tanıma hâli ihsân buyurmuştur. Bizim hâlimize bir bakın ki, amellerimizin bozukluğundan, ma’nevî hiçbir kazancımız kalmamıştır” buyururdu. Hâlbuki, aslında kendisi bu bilgi ve ma’rifetlerin mütehassısı, kaynağı idi. Nitekim, İmâm-ı Rabbânî hazretleri bu hâl ile alâkalı olarak; “Kalbin, bâtının hâlini bilememek anlıyamamak, tasavvufta, tecellî-i zatî denilen çok yüksek bir makama kavuşmuş olmanın alâmetidir” buyurmuştur.

Hâcı Muhammed Efdal hazretleri, Mekke-i mükerreme ve Medîne-i münevvereyi ziyâreti sırasında, ilâhî lütuflara ve Resûlullah efendimizin ma’nevî ihsân ve feyzlerine mazhar olup, çok yüksek makamlara ulaştı. Böylece, Allahü teâlânın rızâsına, muhabbetine kavuşmak isteyenlerin mercii, sığınağı oldu. Birçok kimseyi, zâhir ve bâtın nûru ile terbiye ederek yetiştirdi. Derin hadîs âlimi Şah Veliyyullah-ı Dehievî, hadîs ilmini ondan okudu ve icâzet aldı.

Dünyâ malında zerre kadar gönlü ve gözü olmayan Hacı Muhammed Efdal kendisine hediye olarak gelen paraları, ilmî ve fennî kitapları satın alarak vakfetmeye harcardı. Böylece, Allah rızâsı için vakfettiği, insanların istifâdesine sunduğu kitapların adedi, birkaç bini bulmuştur.

Hâcı Muhammed Efdal hazretleri buyurdu ki: “Ne kadar şaşılır ki, insanların birçoğu, Allahü teâlânın kelâmı olarak Kur’ân-ı kerîmin mübârek harflerini, zarurî lâzım olan tecvîd bilgisine uygun olarak okumağa ve bunu öğrenmeye gayret etmiyorlar. Bu bilgi nihâyet birkaç günde öğrenilebilir. Ama kırâatin (okumanın) sahih olması için bu bilgi mutlaka lâzımdır. Namazın sahih olması için de kırâatin sahih olması mutlaka lâzımdır.”

“Kalbin gafletten kurtulup, Allahü teâlâyı zikretmeye başlaması, hakîkî İslâm âlimlerinden bir velînin teveccühü ile olur. Bu saadet, Allahü teâlânın muhabbetini kazandıran sermâyedir.”

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Makâmât-ı Mazharıyye sh. 13