Dımeşk’da yetişen Şafiî mezhebi âlimlerinden. İsmi, Muhammed bin Abdürrahmân bin Zeynel’âbidîn bin Ali bin Zekeriyyâ bin Muhammed el-Gazzî el-Âmiri el-Kureşî ed-Dımeşkî olup, künyesi Ebü’l-Me’âlî, lakabı Şemsüddîn’dir. Dımeşk’da Şafiî müftîsi idi. 1096 (m. 1685) senesi Şa’bân ayının onsekizinde, Cum’a gecesi yatsı ezanından sonra, Dımeşk’da dünyâya geldi. Daha yedi yaşına basmadan annesi vefât etti. O da babasının yanında yetişti. 1167 (m. 1753) senesi Muharrem ayının onyedisinde, Perşembe günü güneşin batmasından az evvel vefât etti. Dımeşk’da Bâb-ül-Ferâdîs denilen yerin dışında Merac-üd-dehdâh türbesine defnolundu.
Küçüklüğünden i’tibâren Allahü teâlâ tarafından kendisine çok kuvvetli bir anlayış kabiliyeti ihsân edilen Muhammed Gazzî, daha çocuk yaşında beş vakit namazını aksatmadan kılardı. Kur’ân-ı kerîmi okumayı, Hâfız Muhammed bin İbrâhim’den öğrendi. Hatim edince ya’nî hocasının huzûrunda Kur’ân-ı kerîmi baştan sona kadar bir defa okuyunca, tecvîd ilimlerini okumaya başladı. Bundan sonra hat (güzel yazı yazmak) öğrendi. İlim tahsili ile meşgûl oldu. Babasından, Abdürrahmân el-Mücelled, Şeyh Halîl Düsûkî, Seyyid Nûreddîn Düsûkî, Osman bin Hamûde, Ebü’l-Mevâhib el-Hanbelî, Osman bin Muhammed eş-Şem’a, Şeyh Abdülcelîl bin Ebi’l-Mevâhib, İlyâs el-Gürânî el-Kürdî, Abdürrahîm el-Kâbilî el-Hindî, İbn’il-Meyyit Muhammed Dimyâtî, Muhammed Halîlî, Ebû Tâhir İbn’ül-Üstâd, Muhammed bin İbrâhim el-İmâdî, amcası Abdülkerîm Gazzî, Seyyid Şerîf İbrâhim bin Muhammed el-Hüseynî ve daha birçok âlimden ders aldı. Hocalarının huzûrunda meşhûr altı hadîs kitabını ve başka kıymetli eserleri okudu. Hocalarının çoğundan icâzet aldı. Hadîs, fıkıh, kırâat, nahiv, usûl, me’ânî, beyân, mantık ve daha başka ilimlerde âlim oldu.
1121 (m. 1709) senesinde büyük âlim ve velî Abdülganî Nablüsî hazretlerine dâmâd oldu. Bundan sonra o büyük zâtın Sâlihiyye mahallesinde bulunan evine yerleşti. Abdülganî Nablüsî’den, Mugn-il-Lebîb ve başka kıymetli ve yüksek ilimlere dâir olan eserleri okumaya başladı. Muhyiddîn-i Arabî’nin Fütûhât-ı Mekkiyye, İmâm-ı Süyûtî’nin Câmi’us-sagîr, Şeyh Halebî’nin Sîret-ün-nebeviyye gibi eserlerini okudu. Onun huzûrunda, İbn-i Fârıd Dîvânı’nın şerhini dinledi.
Bizzat Abdülganî Nablüsî’nin lisânından (ağzından) üç ayda Sahîh-i Buhârî’nin tamâmını dinledi. Böylece yetişerek, ilimde çok yüksek mertebelere, üstün derecelere ulaşıp, sanki bir derya hâline gelince, 1022 (m. 1710) senesinde Sâlihiyye’de bulunan Ömeriyye Medresesi’nde ders vermeye başladı. Kış günlerinde Dımeşk’in merkezinde bulunan kendi evine gelir, Câmi-i Emevî’de ders verirdi.
1155 (m. 1742) senesi Receb ayının sonunda, Şâmiyyet-il-Berrâniyye Medresesi müderrisliğine ve Şafiî mezhebinde olanlara fetvâ vermek vazîfesine ta’yin edilen Şemsüddîn-i Gazzî, orada “Minhâc” isimli eseri okutmaya başladı. Daha sonra Câmi-i Emevî’de hadîs dersleri vermesi istenince oraya dönerek, Yahyâ aleyhisselâmın kabr-i şerîfinin yanında, başından başlıyarak Sahîh-i Buhârî’yi okutmaya başladı. Bu arada, “Dîvân-ül-İslâm” ismini verdiği târihe âit eserini te’lîf etti. Bu kitabında âlimleri, meşhûr şahsiyetleri ve sultanları topladı. Naklî ilimlerle birlikte; târih, edebiyat, neseb (soy) ilimlerinde ve geçmiş meşhûr kimselerin hâl tercümelerini bilmekte çok ileride idi. Şiir söylemekte de çok kabiliyetli idi. Birçok fazileti kendinde toplamış idi. Kendisinden ilim saçılıyor, etrâfına fazilet kokuları yayılıyordu, ilim deryasının dalgıcı idi. Parlak yıldız misâli idi.
Şemsüddîn-i Gazzî’nin yukarıda geçen “Dîvân-ül-İslâm”dan başka: Terâcimü li-ba’di ricâl-il-hadîs, Letâif-ül-minneti fî fevâid-i hizmet-is-sünneti, Dîvân (şiirler), Teşnîf-ül-mesâmi’ bi terâcimi ricali Cem’ul-cevâmi’ ve Tezkiretü üli’l-elbâb isimleri eserleri vardır.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-10, sh. 140
2) Silk-üd-dürer cild-4, sh. 53
3) Esmâ-ül-müellifîn cild-2, sh. 329
4) İzâh-ül-meknûn cild-1, sh. 489 cild-2, sh. 40
5) El-A’lâm cild-6, sh. 197
6) Brockelmann Sup-2, sh. 422