Osmanlılar devrinde yetişen Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerinden. Osmanlı devrinin seksendördüncü şeyhülislâmıdır. İsmi; İbrâhim’dir. Ulemâdan Şebinkarahisarlı Osman Efendi’nin oğludur. Peygamber efendimizin (s.a.v.) mübârek soyundandır. Karahisâri diye bilinir. 1113 (m. 1701) senesinde Şebinkarahisar’da doğdu. 1197 (m. 1783) senesinde İstanbul’da vefât etti. Sultan Selîm civarında Beyceğiz mahallesinde defnedildi.
İlk eğitim ve öğrenimini memleketi olan Şebinkarahisar’da gördükten sonra, 1127 (m. 1714) senesinde İstanbul’a geldi. Rumeli kadıaskeri olan amcası Zeynel’âbidîn Efendi’nin hizmetinde bulunup, ondan aklî ve naklî ilimleri tahsil etti. Bu arada Molla Refîuddîn bin Mustafa’dan güzel yazı yazmayı öğrendi. 1130 (m. 1717) senesinde mülâzım (stajyer müderris) oldu. 1137 (m. 1724) senesinde amcası Zeynel’âbidîn Efendi’yle birlikte hac ibâdeti için Mekke-i mükerremeye gitti. Hac ibâdetini yerine getirip sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) kabr-i şerîfini ziyâret etti. Mekke’de mücavir olarak kaldı. Bir müddet Cidde kadı vekîlliği yaptı. Mekke-i mükerremeden dönünce, 1143 (m. 1730)’de müderris olup ba’zı medreselerde ders okuttu. Kadılık mesleğini tercih ettiğinden, 1168 (m. 1754) senesinde Selanik kadılığına ta’yin edildi. 1174 (m. 1760)’de Şam, 1182 (m. 1768)’de İstanbul kadılığı vazîfelerine getirildi. 1183 (m. 1769)’de Nakîb-ül-eşrâflığa (Peygamberimizin (s.a.v.) soyundan gelenlerin işleriyle ilgilenen kimse) ta’yin edildi. Aynı sene içinde Anadolu payesi verilerek ikinci defa İstanbul kadılığına getirildi. 1184 (m. 1770) senesinde Anadolu kadıaskeri oldu. 1187 (m. 1773)’de ikinci defa Nakîb-ül-eşrâflığa ve arkasından Rumeli kadıaskerliğine ta’yin edildi. 1193 (m. 1779) senesinde Reîs-ül-ulemâlığa (Âlimler başkanı) ulaştı. 1196 (m. 1782) senesinde Şeyhülislâm Mehmed Şerîf Efendi’nin vazîfeden alınması üzerine Sultan Birinci Abdülhamîd Hân tarafından şeyhülislâmlık makamına getirildi. Bu vazîfeyi 8 ay kadar yürüttü. Fakat yaşı sekseni geçmiş olduğundan tutulduğu hastalıktan kurtulamıyarak vefât etti.
Karahisâri Seyyid İbrâhim Efendi; âlim, âmil (ilmiyle amel eden), fâzıl ve güzel ahlâk sahibi bir zât idi. İleri görüşlü ve devlet işlerinde yüksek tecrübe sahibi olduğu için, devlet erkânı, onun parlak fikirlerinden istifâde ederdi. Fertlerin ve toplumun hâlet-i rûhiyesini çok iyi bilir, herkesle iyi geçinirdi. Allahü teâlâya çok ibâdet eder, haram ve şüphelilerden şiddetle kaçınırdı. Güvenilir ve doğru sözlü idi. Kaynaklarda eseriyle ilgili bilgiye rastlanmamıştır.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Devhat-ül-meşâyıh sh. 108
2) Silk-üd-dürer cild-1, sh. 12, 13
3) İlmiye salnamesi sh. 549
4) Kâmûs-ül-a’lâm cild-1, sh. 534