Onikinci asır Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerinden. İsmi, İbrâhim bin Mustafa bin İbrâhim el-Halebî el-Medârî’dir. Künyesi Ebü’s-Safâ ve lakabı Bürhânüddîn’dir. Onikinci asrın başlarında Haleb’de dünyâya geldi. Doğum târihi kat’î olarak bilinmemektedir. 1190 (m. 1776) senesi Rebî’ul-âhır ayında İstanbul’da vefât etti. Hâlid bin Zeyd Ebâ Eyyüb-i Ensârî hazretlerinin türbesi civârında medfûndur.
İbrâhim Halebî, önceleri bir san’atla meşgûl iken bir rü’yâ gördü. Rü’yâsını, Haleb’de bulunan Kâdiriyye büyüklerinden Şeyh Sâlih el-Mevâhibî’ye anlattı. O da, rü’yâyı, ilim okumaya yönelmek şeklinde ta’bir etti. Bunun üzerine Halebî, Kâhire’ye gidip, orada yedi sene kaldı. Aklî ilimleri okudu. Haleb’e döndüğünde, kendisine, ilim okumaktan maksadın, naklî ilimleri öğrenmek olduğunu, insanın esas olarak naklî ilimlere ihtiyâcı olduğunu söylediler. Naklî ilimleri de öğrenmeye azmeden İbrâhim Halebî, Şam yoluyla Hicaz’a gitmeye karar verdi. Dımeşk’a geldi. Ebü’l-Mevâhib bin Abdülbâkî, İlyâs el-Kürdî, Muhammed Habbâl, Şihâbüddîn Ahmed el-Gazzî gibi âlimlerden okudu. Ayrıca tasavvuf yolunda, Abdülganî Nablüsî hazretlerinden feyz aldı. Hac yolculuğuna devam ederek, Mekke-i mükerremeye vardı. Orada; Cemâleddîn Abdullah bin Sâlim el-Basrî el-Mekkî, Ebû Tâhir bin İbrâhim Gürânî, Muhammed Hayât es-Sindî ve Muhammed bin Abdullah el-Magribî gibi âlimlerden okuyarak ilmini ilerletti.
Hac farizasını îfâ ettikten sonra Kâhire’ye döndü. Orada bulunan Hanefî mezhebi âlimlerinin büyüklerinden Seyyid Ali ed-Darîr’in huzûrunda bulunarak, aklî ve naklî ilimlerdeki tahsilini tamamladı. Aynı zamanda, ders verme husûsunda onun mu’îdi ya’nî yardımcısı, ders vekîli oldu. O büyük âlimden çok istifâde etti. Bundan başka; Şeyh Mûsâ el-Hanefî, Şeyh Süleymân el-Mansûrî, Şeyh Sâlim en-Nefrâvî, Ahmed bin Abdülmün’ım ed-Demenhûrî, Ali İmâdî, Muhammed bin Yûsuf, Mensûr el-Menûfî gibi âlimlerin ders ve sohbetlerinde bulundu ve bu âlimlerin çoğundan icâzet aldı.
Tahsilini tamamlayıp, zâhirî ve bâtınî ilimlerde kemâle geldikten sonra, talebelere ders vermeye başlayan İbrâhim Halebî’nin ilk okuttuğu kitap; “Dürr-ül-muhtâr” kitabıdır. Ayrıca Hidâye ve başka kitapları da okuttu. Talebeler onun derslerine daha çok rağbet ederlerdi.
İbrâhim Halebî, ilim ve edebdeki üstünlüğü, akıl ve zekâsının çokluğu ve kendinde topladığı faziletler, güzel sıfatlar ile kısa zamanda tanınıp meşhûr oldu. Şöhreti her tarafa yayıldı, ilim talibleri onun derslerine adetâ alan ederlerdi. Ders verdiği meclis, talebelerle dolup taşar, çok kalabalık olurdu. Bir müddet orada talebe yetiştirdikten sonra Derse’âdet’e (İstanbul’a) gelerek, zamanın sadrâzamı Koca Râgıp Paşa ile görüştü. Sadrâzam onun ilim ve faziletine âşık olduğundan kendisine hoca ta’yin etti. İbrâhim Halebî’yi yanına aldı. Ondan çok ilim öğrendi. Daha sonra onu Mısır kadılığı ile taltif ederek, Mısır’a gitmesini söyledi. O da Mısır’a gitmek üzere eşyâlarını gemiye yüklediği hâlde, nasıl olduysa çıkan ba’zı mâniler sebebiyle gitmekten vazgeçip, İstanbul’da kaldı. O zaman kadıasker olan Şeyhülislâm Abdullah-ı Rûmî İrânî ile buluştu. Onun yanında müfettiş olarak vazîfe yaptı.
Bundan sonra yine ders vermeye devam eden İbrâhim Halebî, aralarında daha sonra şeyhülislâmlık ve kadıaskerlik makamlarına gelecek zâtların da bulunduğu birçok âlime hocalık yaptı. Süleymâniye Medresesi’nde de müderris olarak ders verdi. Ömrünün sonlarına doğru yaşı ilerlemiş ve bünyesi de çok zayıflamış olduğu hâlde, ilme olan aşkının fevkalâde olmasından dolayı gece-gündüz kitap mütâlâa eder ve yazardı. Aynı zamanda Sultan Selîm ve Ayasofya Câmii medreselerinde ders verirdi. İstanbul’da bulunan âlimlerin çoğu, onun derslerinde hazır bulunurlar, ondan istifâde ederlerdi.
Yazdığı kıymetli eserlerden ba’zılarının isimleri şöyledir: 1- Tuhfet-ül-ahyâr aled-Dürr-ül-muhtâr (Dürr-ül-muhtâr isimli meşhûr esere haşiyedir), 2- El-Hullet-üs-Sâfiyye fî ilm-il-arûz vel-kâfiye, 3- Risâletün fil-arûz, 4- Risâletün fil-mu’ammâ, 5- Risâletün fil-vefk, 6-Şerhu Cevâhir-ül-kelâm, 7- Nazm-üs-sireti.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-1, sh. 112
2) Esmâ-ül-müellifîn cild-1, sh. 39
3) Silk-üd-dürer cild-1, sh. 37
4) Kâmûs-ül-a’lâm cild-1, sh. 568
5) İzah-ül-meknûn cild-1, sh. 240, 419
6) Brockelmann Sup-2, sh. 398