Osmanlılar devrinde yetişen âlimlerden. Osmanlı şeyhülislâmlarının altmışdokuzuncusudur. İsmi Murtazâ’dır. Kırkaltıncı şeyhülislâm Feyzullah Efendi’nin oğlu ve altmışüçüncü şeyhülislâm Feyzullah Efendi-zâde Mustafa Efendi’nin kardeşidir. Feyzullah Efendi-zâde diye bilinir. 1106 (m. 1694) senesinde İstanbul’da doğdu. 1171 (m. 1757) senesinde İstanbul’da vefât etti. Eyyûb Sultan civârında, annesinin kabri yanına defnedildi.
İlk eğitim ve öğrenimini babasından gördü. Zamanın âlimlerinden aklî ve naklî ilimleri tahsil etti. Behçet-ül-fetâvâ adlı eserin müellifi Yenişehirli Abdullah Efendi’nin hizmetinde bulunup, husûsî meclisinde ilim tahsil etti. Onun huzûrunda ilmî üstünlüğe ulaşıp, 1138 (m. 1725) senesinde müderris oldu.
Birçok medreselerde müderrislik yapıp talebe yetiştirdi. Galata kadılığı vazîfesinde bulundu. 1154 (m. 1741) senesinde İstanbul kadılığına getirildi. 1160 (m. 1747) senesinde Anadolu kadı-askerliğine yükseltildi. Süresi dolunca bu vazîfeden alındı. Evine çekilip ibâdet ve tâatla meşgûl oldu. Şeyhülislâm Mehmed Sa’îd Efendi’nin vazîfeden ayrılması üzerine, Sultan Birinci Mahmûd Hân tarafından 1163 (m. 1750) senesinde şeyhülislâmlığa ta’yin edildi. Bu vazîfeyi 4 yıl 7 ay 12 gün müddetle adâlet ve doğrulukla yürüttü. Ancak hastalığı ve zayıf olması sebebiyle, 1168 (m. 1755) senesinde bu vazîfeden ayrılmak zorunda kaldı. Bu ayrılış târihi, Sultan Üçüncü Osman Hân’ın tahta geçişinden bir ay sonraya rastlar. Vazifeden ayrıldıktan sonra evinde istirâhate çekilip, Allahü teâlâya ibâdet etmekle meşgûl iken İstanbul’da vefât etti.
Feyzullah Efendi-zâde Murtazâ Efendi, aklî ve naklî ilimlerde derin âlim, fazilet ve güzel ahlâk sahibi bir zât idi. Allahü teâlânın dînine sıkı bağlı, haramlardan ve şüphelilerden şiddetle kaçınır, vakitlerini ibâdet etmekle kıymetlendirirdi. Sâde bir yaşayış tarzını benimseyen, kanaatkar bir kimse idi. Yaptığı her hareketi ölçülü olup, herkesle iyi geçinir ve kimseyi kırmamaya dikkat ederdi. Dünyâ malına gönül vermez, makam ve mevkiyi, insanlara hizmet ve Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için vâsıta kabûl ederdi. Hattâ, emekli maaşı olarak kendisine tahsis edilen arpalıkları kabûl etmemişti. Kaynaklarda eseriyle ilgili bilgiye rastlanmamıştır.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Devhat-ül-meşâyıh sh. 97
2) İlmiye salnamesi sh. 525
3) Kâmûs-ül-A’lâm cild-6, sh. 4257