Mâlikî mezhebi fıkıh âlimi. İsmi, İbrâhim bin Abdullah bin İbrâhim Cimmenî’dir. Soyu, Eshâb-ı Kirâmdan Mikdad bin Esved’e ulaşır. 1037 (m. 1628) senesinde Cimmâne’de doğdu. Cimmâne, Nefaâve’nin köylerinden olup, Tunus’tadır. 1134 (m. 1722) senesi Rebî’ul-evvel ayının onbeşinde Cum’a gecesi Cerbe’de vefât etti. Ders verdiği medresenin bahçesine defnedildi.
Cimmenî, ilim tahsili için Cezayir’e gitti. Orada Şeyh Abdullah bin Ebû Kâsım Cûlâlî’den ilim öğrendi. Sonra Zevâve’ye giderek, orada altı sene kaldı. Zevâve’de; Muhammed Sa’dî, Muhammed Magribî, Ebû Kâsım Kâdî ve birçok âlimden ilim öğrendi. Kâhire’ye de ilim öğrenmek için giden Cimmenî, orada dokuz sene kaldı. Ezher’in ileri gelen âlimlerinden ders aldı. Kırâat ilmini, Sultan Mezzâhî, İbrâhim Şebrâhaytî ve Ahmed Şebîbî’den öğrendi. Abdülbâkî Zerkânî’den; nahiv, beyân, usûl-i fıkıh, tevhîd, mantık ilimlerine dâir icâzetname aldı. Şeyh Muhammed Harşî’nin yanında uzun müddet ilimle meşgûl oldu. Ondan hadîs ilmi husûsunda icâzet aldı. Ezher’de talebe iken hacca gitti.
Cimmenî, birçok ilim elde edip, icâzetnameler aldıktan sonra, memleketine gitmek üzere İskenderiyye’den gemiyle yola çıktı. Gemi yolda battı. Fakat Cimmenî kurtuldu. Kıyıya çıkınca bayıldı. Ayılınca yanında bulunanlara kitaplarının ne olduğunu sordu. Kitapları çok idi. Fakat kitaplarının hepsi sulara gömülüp gitmişti. Sonra Kâhire’ye döndü. Yine birçok kitap te’min etti. Memleketine gitmek üzere ikinci kere yola çıktı ve sağ sâlim memleketine vardı. Kabîs’in yakınında bulunan Hamârane dergâhında kaldı. İnsanlar kendisinden çok istifâde ettiler. Sonra Cerbe denilen yere gitti. Gurabâ Câmii’nde ders verdi ve insanlara dinî bilgileri öğretti. Ba’zı hasedcilerin yüzünden bu câmiden ayrılmak zorunda kaldı. Talebeleri başka bir yerde yerleştiler. Fakat burası müsait bir yer değildi. Cerbe’ye, Murâd bin Hamûda Paşa’nın vekîli gelmişti. Bu zât Tunus’a dönünce, Murâd Paşa onun kendi yerine vekîl olarak hacca gitmesini emretti. Bunun üzerine o zât Murâd Paşa’ya; “Efendim! Eğer hayırlı bir iş yapmak isterseniz, Cimmenî için bir medrese yaptırırsanız çok iyi olur” dedi. Cimmenî’nin durumunu Murâd Paşa’ya tafsilatıyla anlattı. Murâd Paşa ona bu husûsta izin verdi. Bunun üzerine, Murâd Paşa’nın vekîli olan zât, medrese yaptırmak için Cerbe’ye gitti. Medreseyi yaptırmaya başladı. 1115 (m. 1714) senesinde medrese tamamlandı. Medresenin yanında Cimmenî’nin kalması için bir de ev yaptırıldı. Cimmenî bu medresede ilim yaydı. Her taraftan ilim öğrenmek için onun yanına geldiler.
Cimmenî, Muhtasar-ı Halîl ismindeki eseri talebelerine anlatarak, dokuz ay içerisinde bitirirdi. Senenin geri kalan kısmında hadîs-i şerîf okuturdu. Kardeşinin oğlu İbrâhim bin Muhammed Cimmeni, Ali Şâhid, Ali Fercânî ve Muhammed Garyânî, ondan ilim alan âlimlerdendir.
Emîr Ali bin Hüseyn, Cimmenî’nin ders okuttuğu medreseye çok önem verirdi. Burada ders alan talebelere ve kalanlara yiyecek ve daha başka husûslarda yardım ederdi.
Cimmeni, çok oruç tutardı. Sabah namazından önce kalkar, talebelerini, namaz kılıp derslerini mütalaa etmeleri için kaldırırdı. İhtiyâçlarını medresenin vakfından te’min etmez, memleketinde babasından kalan mîras ile geçimini sağlardı. Cimmeni, “Muhtasar-ı Halîl” isimli kitaba şerh yazmış, fakat bu şerhini tamamlayamamıştır.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Terâcimu müellifîn-it-Tûnusiyyîn cild-2, sh. 56