CA’FER MEKKÎ

Evliyânın büyüklerinden. İsmi, Seyyid Ca’fer Mekkî’dir. Mekke-i mükerremede doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. 1134 (m. 1721) senesinde Mekke-i mükerremede vefât etti.

Ca’fer Mekkî, evliyâdan Şeyh Muhammed Velîdî ile aynı zamanda yaşadı. Her ikisi de âlim, kâmil, sâlih ve velî kişilerdi. Talebelerinden Abdülkerîm Şirbâtî, yazmış olduğu bir eserinde önce Muhammed Velîdî’nin sonra da Ca’fer Mekkî’nin üstünlüklerini ve kerâmetlerini bildirdi:

Şirbâtî eserinde şöyle anlatır: “Ca’fer Mekkî’nin sayılamayacak kadar çok kerâmetleri vardır. Ca’fer Mekkî, Mekke-i mükerremede iken yanına bir kervancıbaşı gelip, Medîne-i münevvereye gitmek için izin ve duâ istedi. O da; “Şimdi gitmeyiniz” buyurdu. Birkaç gün sonra tekrar gelip izin istedi. Ca’fer Mekkî izin vermedi. Kervanabaşı söz dinlemeyip yola çıktı. Yolda eşkiyalar yollarını kesip birkaç kişiyi öldürdüler. Mallarını da aldılar. Kervancıbaşı o zaman Ca’fer Mekkî’yi hatırlayıp ondan yardım istedi. Eşkiyalar da ona dokunmadılar. O da Mekke’ye döndü ve Ca’fer Mekkî’nin huzûruna gitti. O zaman ona buyurdu ki; “Medîne’ye gitmeyiniz dedim söz dinlemedin ve gittin. Birkaç kişinin katline ve mallarının telef olmasına sebeb oldun. Hem bizden izinsiz gidersin hem de bizden yardım istersin. Madem ki kendi fikrine göre hareket ettin. Niçin bizden yardım istedin?” Bunun üzerine o şahıs tövbe etti ve bir daha evliyânın sözünden dışarı çıkmadı.”

Yine Şirbâtî eserinde şöyle anlatır: “Bir zaman ba’zı hasetçiler, Ca’fer Mekkî’yi katletmek istediler. Gizlice Harem-i şerîfe gittiler. Ca’fer Mekkî, her gün talebeleri ile gelip, minbere yakın bir yerde namazını kılardı. Onlar da oraya gittiler. Lâkin o gün Ca’fer Mekkî gelmeyip, sâdece talebelerini gönderdi. Bir Cum’a günü o hasetçiler, onun evi civarına gidip saklandılar. Cum’a namazına çıkmasını beklediler. Çok sonra, talebeleri ile Cum’a namazını kılmış olduğu hâlde geri döndüğünü gördüler. Evinden çıkarken kimse görmemişti. Bunun üzerine tövbe edip, dâvalarından vaz geçtiler.”

Şirbâtî eserinde yine şöyle anlatır: “Ca’fer Mekkî harikulade hâller sahibi idi. Ona çok kerre gaybdan rızk gelirdi. Yanındakiler bunu açıkça görürlerdi. Onun bir seccadesi vardı. Her zaman üzerine oturur, sohbet ederdi. Hizmetçileri ihtiyâç için para istediklerinde, alacakları şeyleri sorar, o kadar parayı seccade altından alır onlara verirdi. Başka zaman hizmetçiler seccadenin altına baktıklarında birşey bulamazlardı.”

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Câmiu kerâmât-il-evliyâ cild-1, sh. 381