Osmanlılar zamanında yetişen âlim ve şâirlerden. İsmi, Uveys bin Muhammed olup, Veysî ve Molla Üveys isimleri ile tanınır. Şâir Makâlî’nin hemşîre-zâdesidir. Babası Manisa’ya bağlı Alaşehir beldesinde kadı idi. 969 (m. 1561) senesinde Alaşehir’de doğdu. 1037 (m. 1627) senesinde Üsküp’de kadı iken vefât etti. Kabri oradadır.
Hanefî mezhebi âlimlerinden olan Veysî, Muradiye’de Molla Sâlim’in dergâhına devam ederek yetişti. Onun ilim ve feyzinden çok istifâde etti. Anadolu kadıaskeri olan Molla Ahmed Efendi’nin derslerine de devam ederek ilmini ilerletti. İcâzet aldı.
Bundan sonra talebe okutmaya başladı. Mısır’da Benî Hıram beldesine kadı olarak ta’yin edildi. Vezîr Ali Paşa zamanında dîvân kâtibi oldu. Akhisar, Tire, Alaşehir ve Tırhâle gibi beldelerde kadılık yaptı. Ba’zı kazaların mâlî işlerinde müfettiş olarak vazîfe yaptıktan sonra, Siroz kadılığına getirildi.
Vezîr-i a’zam Ali Paşa, Macaristan’a yaptığı sefer esnasında Sofya ovasına varınca, Veysî’yi Orduy-u hümâyûn kadılığına ta’yin etti. Vezîr-i a’zam Ali Paşa bu seferde şehîd olunca, Veysî de bu vazîfesinden ayrılıp İstanbul’a döndü. Dîvân-ı hümâyûn tarafından Rodoscuk kazasına kadı olarak ta’yin edildi. 1013 (m. 1604) senesinde Üsküp kadılığına ta’yin olundu, İki sene sonra Muharrem ayında Sakız kazası kadılığı verildi ise de, birkaç ay sonra tekrar üsküp’teki vazîfesine getirildi. Buna; “Yine Veysî Efendi hâkim oldu şehr-i Üsküp’e (1015)” mısra’ı târih düşürülmüştür. 1015 (m. 1606) senesi Safer ayında Rumeli beldelerinden Tırhâle’ye kadı oldu. İnebahtı, Eğriboz teftiş ve tahsîl-i emval me’mûriyetlerinde de bulunduktan sonra, üçüncü defa Üsküp kadılığına ta’yin olundu. 1032 (m. 1622) senesine kadar Gümülcine kadılığı dâhil çeşitli vazîfelerde bulundu. Bu arada birkaç defa Üsküp kadılığına getirildi. 1034 (m. 1624) senesinde Cemâzil-evvel ayında yedinci defa Üsküp kadılığına getirildi, İki sene sonra ayrıldı. Ayrıldıktan bir sene sonra, Zilhicce’nin ondördüncü günü vefât etti. Nûr dolu kabri Üsküp beldesinin dışındadır.
Veysî Efendi, güzel yazmakta öncü, dîni savunmak ve kelimeleri kullanmakta pek mahir idi. Güzel hasletleri ile kendisini herkese sevdirdi ve kabûl ettirdi. İfâde kabiliyeti fevkalâde idi. Ba’zıları Veysî için; “İlminden şiiri üstün, şiirinden nesri üstün, sohbeti ise nesrinden daha üstün ve güzel idi” demişlerdir.
Üstün yaratılışı, ahlâkının fevkalâde olması ve başka güzel hasletleri kendisinde toplaması sebebiyle, herkes tarafından sevilip sayılan pek kıymetli bir zât idi. Şairliği de çok kuvvetli idi. Şâir Bâkî’nin vefâtından sonra; “Sultân-üş-şüarâ” ya’nî şâirlerin sultânı ünvanı buna verilmiştir. Eline kalem aldığı zaman, hiç düşünmeden ve zahmet çekmeden çok güzel, kafiyeli şiirler yazar, maksadını çok güzel anlatırdı. Fesahat, belagat ve edebî lisânı ile çeşitli eserler te’lîf etmiş olup, ba’zılarının isimleri şöyledir: 1) Hâbnâme (Türkçe), 2) Dürret-üt-tâc fî sîreti sâhib-il-mi’râc (Türkçe):
Buna, Siyer-i Veysi de denir, 3) Düstûr-ül-amel: Bu eserinde islamın beş şartını ve bunların ehemmiyetlerini anlatır. Bu kitap, Şehâdetname-i Veysî ismiyle de tanınır. 4) Fütûh-u Mısır, 5) Ecvibe li-sâhib-il-Kâmûs an i’tirâdâtihî alel-Cevherî, 6) Hediyyet-ül-muhlisîn, 7) Dîvân.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-3, sh. 27
2) Esmâ-ül-müellifîn cild-1, sh. 228
3) Kâmûs-ül-a’lâm cild-6, sh. 4713
4) Sicilli Osmânî cild-4, sh. 619
5) Hulâsat-ül-eser cild-1, sh. 425
6) Şakâyık-ı Nu’mâniyye zeyli (Atâî) sh. 713
7) Keşf-üz-zünün sh. 1308, 2042