Osmanlılar devrinde yetişen âlimlerden. Şakâyık-ı Nu’mâniyye ve Miftâh-üs-se’âde adlı eserlerin müellifi Taşköprü-zâde Muhammed Efendi’nin oğludur. 959 (m. 1552) senesinde İstanbul’da doğdu. 1032 (m. 1622) senesinde İstanbul’da vefât etti. Âşıkpaşa Câmii bahçesinde, babasının kabri yanında medfûndur.
İlk öğrenimini babasından aldı. Aklî ve naklî ilimlerde yükseldikten sonra, birçok medreselerde de çeşitli ilimleri tahsil edip, Şeyhülislâm Ebüssü’ûd Efendi’nin hizmetine kavuştu. Uzun müddet tefsîr okudu.
976 (m. 1568)’da mülâzim (stajyer) oldu. 984 (m. 1576) senesinde Unkapanı Medresesi’ne müderris olarak ta’yin edildi. Daha sonra aynı medresede baş müderris oldu. Sırasıyla, 990 (m. 1582) senesinde Yeni Ali Paşa Medresesi’ne, 993 (m. 1585)’de Haseki Medresesi’ne, 996 (m. 1587)’de Sahn-ı semân medreselerinden birine müderris olarak görevlendirildi. 998 (m. 1589) senesinde Şehzâde Medresesi müderrisliğine tayin olundu. 999 (m. 1590) senesinde Selanik Medresesi’ne nakledilip, 1001 (m. 1592) senesinde Üsküdar kadılığına getirildi. Bu yer değişikliğine râzı olmadığı anlaşılınca, Kınalı-zâde Hasen Çelebi yerine Haleb kadılığına nakledildi. 1004 (m. 1595) senesinde Şam kadılığına ta’yin edildi. Şam’a geldiği zaman Şam ahâlisine ikram ve iyilikle muâmele etti. İlminin yüksekliği ve yüceliği karşısında o beldenin âlimleri şaşıp kaldılar. 1005 (m. 1596)’de tekrar Haleb kadılığına getirildi. 1007 (m. 1598) senesinde Bursa kadılığına getirildi ise de, aynı sene içinde, Kâhire kadılığına nakledildi. Aynı sene içinde İstanbul Galata kadılığına getirildi. 1008 (m. 1599) senesinde ikinci defa Selanik kadılığına vazîfelendirildi. 1011 (m. 1602) senesinde İstanbul kadılığına terfi ettirildi. 1012 (m. 1603) senesinde Anadolu kadı-askerliğine ta’yin olundu. 1021 (m. 1612)’de Rumeli kadıaskerliğine ta’yin edildi. 1022 (m. 1613) senesinde Gelibolu kadılığına nakledildi. 1024 (m. 1615)’de Bostan-zâde Mehmed Efendi yerine ikinci defa Rumeli kadıaskerliğine getirildi. 1030 (m. 1620) senesinde Sadr-ül-ülemâ oldu. Aynı sene içinde pâdişâh ikinci Osman Hân’ın Lehistan seferine katıldı. Boğdan’a vardıklarında hastalandı, İstanbul’a dönmek üzere yola çıktıklarında, İshakcı denilen yerde vefât etti. İstanbul’a getirilip defnedildi.
Taşköprü-zâde Kemâleddîn Efendi, aklî ve naklî ilimlerde derin âlim, bütün güzel huylarla ahlâklanmış faziletli bir zât idi. Necmüddîn el-Gazzî, Kemâleddîn Efendi hakkında şöyle der: “Anadolu’da yetişip de Arapçayı ondan fasih konuşan birini görmedim.” Temiz yaradılışlı, gizli meziyetler ışığı, nûrânî yüzlü kâmil bir zât idi.
Birçok eserleri tercüme ettiği gibi, şiirle de meşgûl olmuştur. Kemâli mahlasını kullanan Taşköprü-zâde Kemâleddîn Efendi’nin târih yazarlığı da vardır.
Eserleri: 1- Mevdûât-ül-ulûm: Babası Taşköprü-zâde Muhammed Efendi’nin yazmış olduğu Miftâh-üs-se’âde adlı eserin Türkçeye tercümesidir, iki cild hâlinde basılmış olan bu eser, Osmanlı-Türk dilinde kitâbiyât ilmine dâir yazılan eserlerin en önemlilerindendir. Mevdûât-ül-ulûm 1313 (m. 1895) senesinde ikdam gazetesi matbaasında basılmıştır. Piyasada mevcûttur. Bu kitabı okuyan, anlayışlı ve insaflı bir kimse; İslâmiyetin yirmi ana ilmini ve bunların kolları olan seksen ilmi, bu ilimlerin âlimlerini ve herbirinin yazdığı kitabları görerek, durmadan yılmadan yazan İslâm âlimlerinin çokluğu ve her birinin ilim deryasına dalmadaki mehâretleri karşısında hayran kalmakdan kendini alamaz. 2- Kehf sûresinin tefsîrine haşiyesi vardır. 3- Risâle-i Hüseyn-i vâ’izî tercümesi, 4- Tercüme-i Târih-i kaht-ı Mısır, 5- İddet-ü eshâb-il-Bidâye ven-Nihâye fî tecridi. Mesâil-il-Hidâye: Sultan İkinci Osman Hân’ın emriyle yazdığı fıkıh ilmine dâir olan ve Hidâye’nin mes’elelerinin tecrid edilerek yazıldığı eseridir. 6- Kasîde-i Bürde’ye yazdığı tahmisi, (Beşleme), 7-Târih-i Saf: Üç bab üzerine tertiplenmiş olup, a- Osmanlılar, b-Abbâsiler, c- Muhtelif hükümdârlar ve ba’zı garîb hikâyelerden bahseder. 8-Tuhfetr-ül-ahbâb: Basılmış olan târihçesidir. 9- Kitâ b-ül-istiâb fî Ma’rifet il-Eshâb tercümesi: Üçbinbeşyüz sahâbînin hâl tercümesini ihtivâ eden bu eser, Sultan Birinci Ahmed Hân’ın emriyle pâdişâh hocası Mustafa Efendi tarafından başlanmış, “H” harfine kadar gelmiş ve ömrü vefa etmediği için yarım kalmıştır. Bundan sonra Taşköprü-zâde Kemâleddîn Efendi devam etmişse de bitirememiştir. 10- Şâhnâme: Sultan İkinci Osman’ın emri üzerine yazmıştır. Yalnız bugün elde mevcûd değildir.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Şakâyık-ı Nu’mâniyye zeyli (Atâî) sh. 641
2) Hulâsat-ül-eser cild-3, sh. 356
3) Kâmûs-ül-a’lâm cild-5, sh. 3882
4) Osmanlı Müellifleri cild-1, sh. 347
5) Evliyâ Çelebi Seyahatnamesi cild-1, sh. 360, 375
6) Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye sh. 22, 1029, 1076