ŞEMSEDDÎN AHMED EL-ENSÂRÎ

Osmanlı âlimlerinden. Rumeli’de Karabağ Gence’de yetişmiştir. İsmi Ahmed, lakabı Şemseddîn, nisbeti Ensârî’dir. Babası da sâlihler zümresinden kıymetli bir zât idi. Doğum târihi bilinmemektedir. 1009 (m. 1600) senesinde Safer ayının onüçünde İstanbul’da vefât etti. Şeyh Vefâ Câmii civarında medfûndur.

Asrının âlimlerinden ilim öğrenerek yetişip kemâle geldikten sonra, Süleymâniye medreselerinde müderris oldu. Bu sırada ilmini ilerletmek için Şah Efendi’nin hizmetine girdi ve müderrislikten ayrıldı. Bu âlimin yanında yetişip maksadına kavuştuktan sonra tekrar müderrisliğe döndü. Bundan sonra üç sene müddetle Rumeli kadıaskeri Hâmid Efendiye mülâzim oldu.

977 (m. 1569) senesinde Vezîr-i a’zam Mehmed Paşa’nın Burgaz şehrinde yaptırdığı medrese tamam olduğunda, buraya ilk müderris olarak ta’yin olunan Şemseddîn Ahmed Efendi, üç sene sonra İstanbul’a geldi. Çeşitli medreselerde vazîfe yaptı.

Sahn-ı semân ve Ayasofya gibi meşhûr medreselerde bulundu.

987 (m. 1579) senesi Şa’bân ayında Üsküdar’da bulunan Vâlide Sultan Medresesi’ne müderris oldu. İki sene sonra Cemâzil-evvel ayında Bostan-zâde Mustafa Efendi yerine Şam, bundan iki sene sonra da Behâüddîn-zâde Efendi yerine Edirne kadısı olan Şemseddîn Ahmed el-Ensârî aynı sene içinde İstanbul’a naklolundu.

992 (m. 1584) Ramazân-ı şerîf ayında Kadr gecesinde Anadolu kadı-askeri oldu. İki sene sonra Şa’bân ayında emekliye ayrıldı. 996 (m. 1588) senesi başında Kâhire kadılığına getirildi. İki sene sonra hacca gitti. 1000 (m. 1591) senesi Receb ayında ikinci defa Anadolu kadıaskeri oldu. Aynı sene içinde Rumeli kadıaskerliğine naklolundu. Bir sene sonra Safer ayı içinde bu vazîfeden ayrıldı.

Bu sırada Vezîr-i a’zam Sinân Paşa’nın yaptırdığı Dâr-ül-hadîs (hadîs-i şerîf ilimlerinin okutulduğu medrese) tamam olmuş idi. Burada ders vermek vazîfesi Şemseddîn Ahmed El-Ensârî’ye (r.aleyh) verildi. 1004 (m. 1595) Ramazan ayında ikinci defa Kâhire kadılığına getirildi, iki sene sonra tekrar emekli oldu.

Şemseddîn Ahmed el-Ensârî, devamlı ibâdet ve ilim ile meşgûl olur, gece-gündüz kitap mütâlâa ve te’lîf etmekle vakit geçirirdi. Hem maddî, hem de ma’nevî ilimlerde yüksek ilmi, ihtisası vardı. Yazısı da çok güzel idi. Çeşitli eserler te’lîf etmiş olup, Beydâvî tefsîri’ne haşiyesi, Telvîh, Mevâkıf ve Miftâh isimli eserlere ta’likâtı ve Hidâye şerhlerine ilâveleri vardır.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Şakâyık-ı Nu’mâniyye zeyli (Atâî) sh. 440