SÛSÎ (Muhammed bin Muhammed bin Süleymân)

Afrika’nın kuzey-batısında bulunan Magrib-i Aksa memleketinde yetişen, Mâlikî mezhebi fıkıh âlimlerinden. İsmi, Muhammed bin Muhammed bin Süleymân bin Fâsî bin Tâhir es-Sûsî er-Rûdânî el-Magribî el-Mekkî’dir. İsminin Muhammed bin Süleymân olduğu da bildirilmiştir. Künyesi Ebû Abdullah ve lakabı Şemsüddîn’dir. Magrib-i Aksâ’da, Sûs eyâletinin merkezi olan, Târûdânt beldesinde yetişti. Bir müddet Mekke-i mükerremede kaldı. Sûsî, Rûdânî, Muhammed Magribî, İbn-i Süleymân el-Magribî gibi isimlerle tanınır. 1037 (m. 1627) senesi Târûdânt beldesinde doğdu. 1094 (m. 1683) senesi Zilka’de ayının onunda Pazar günü Dımeşk’da vefât etti. Vasıyyeti îcâbı, Sifh-ı Kasyûn denilen yerde defnolundu.

İlim tahsiline Magrib memleketinde başlayan Sûsî; Kâdı’l-kudât Merrâkûş müftîsi Ebû Mehdî Îsâ es-Süknânî, Muhammed bin Sa’îd ve Muhammed bin Ebî Bekr ed-Delâî gibi zâtlardan ilim öğrendi. Şeyhülislâm Sa’îd bin İbrâhim’den feyz alarak tasavvuf yolunda ilerledi. Bundan sonra Allâme Ebû Abdullah Muhammed bin Nâsır-ud-Der’î’ye talebe olup, tefsîr, hadîs, fıkıh, tasavvuf ve başka ilimleri öğrendi.

Bir müddet memleketinde ilim tahsîl eden Sûsî, yine bu maksatla seyahate çıktı. Doğu beldelerine gitti. Mısır’a vardı. Orada; nûr el-Echüri, Şihâbüddîn Hafâcî, Kalyûbî ve Muhammed bin Ahmed eş-Şevberî gibi zâtlardan ders ve icâzet (diploma) aldı. Bundan sonra Hicaz’a gitti. Mekke-i mükerreme ve Medîne-i münevverede mücavir olarak bir müddet ikâmet etti. Burada ilimle meşgûl oldu. 1061 (m. 1651) senesinde Anadolu’ya doğru yola çıktı. Remle beldesinde, Hanefî mezhebinin büyük âlimlerinden Hayreddîn-i Remli ile görüşüp sohbetinde bulundu. Şam’da Muhammed bin Hamza ve Muhammed bin Bedreddîn gibi âlimlerin sohbetlerine katıldı. Anadolu’ya geldi. Bir sene kadar kaldı. Çok alâka ve i’tibâr gördü.

Tekrar Mekke’ye dönen Muhammed Sûsî, orada çok tanındı. Maddî ve ma’nevî makamı yükseldi. Mekke-i mükerremenin şerîfi oldu. Onun izni ve görüşü alınmadan bir iş yapılmazdı. Umûmî ve husûsî birçok işler, onun vâsıtası ile halledilirdi. Ba’zı hâdiselerin sultâna yanlış olarak haber verilmesiyle 1093 (m. 1682) senesinde buradaki vazîfesinden ayrıldı. Sultânın emri ile Mekke’den ayrılması istendi. O sırada fıtr (Ramazan) bayramı idi ve yollar tehlikeli idi. Bunun için bir müddet bekledi. Daha sonra ailesini orada bırakarak kendisi Şam’a geldi. Şam’da Nakîb-ül-eşrâf Seyyid Abdülkerîm bin Hamza’nın yanında kaldı. Daha sonra yalnız başına bir yere çekildi. İnsanlardan çok az kimse ile görüşürdü. Bu yalnızlık günlerinde kitap te’lîfi ile meşgûl oldu.

Doğu memleketlerinde, daha çok Magribî diye tanınan Muhammed Sûsî, çok yer dolaştı. İlme çok hizmet etti. Çok talebe yetiştirdi. Çeşitli ilimlere dâir pekçok kitap yazdı. Yazdığı kitaplardan ba’zılarının isimleri şöyledir: 1- Cem’ul-fevâid min Câmi’ıl-usûl ve Mecma’uz-zevâid. 2- Sılat-ül-halef bi mevsıl-is-selef, 3- Tuhfetü ülil-elbâb fil-ameli bil-üsturlâb. 4- Manzûmetün fî ilm-il-mîkât, 5- Muhtasar-ut-tahrir. 6-El-Kürretü fit-tevkît vel-hey’et. 7- Mekâsıd-ül-avâlî. 8- Muhtasaru Telhis-il-Miftâh.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-11, sh. 221

2) Hulâsat-ül-eser cild-4, sh. 204

3) Esma-ül-müellifîn cild-2, sh. 298

4) El-A’lâm cild-6, sh. 151

5) Câmi’u kerâmât-il-evliyâ cild-1, sh. 199

6) İzâh-ul-meknûn cild-1, sh. 367, cild-2, sh. 70

7) Brockelmann Sup-2, sh. 691