SEYYİD ALİ BİN İBRÂHİM

Fıkıh âlimi. İsmi, Seyyid Ali bin İbrâhim bin Ali bin Mehdî Kâsımî’dir. Âlim-i Şerefi diye meşhûr oldu. Doğum ve vefât târihleri, belli değildir. Onbirinci asırda vefât etti. Seyyid Ali bin İbrâhim, zamanında, fazileti ve iyiliği emredip, kötülükten men etmesi ile meşhûr oldu.

O zamanlar ilmiyle meşhûr olan bir zât şöyle anlatır: Rü’yâmda va’z ve nasihat etmek için müslümanların yanına gidiyordum. Fakat kimse yanıma gelmiyor, herkes kaçıyordu. Seyyid Ali bin İbrâhim ise kaçan o insanları tehlikeye düşmekten kurtarıyordu. Bu rü’yâmı Seyyid Ali bin İbrâhim’e anlatınca o şöyle buyurdu: “Sen kendi nefsini tehlikeden kurtarmakla, ben ise insanları tehlikeye düşmekten alıkoymakla meşgûlüm.”

Seyyid Ali bin İbrâhim, memleketi olan Hicret-ül-câhilî denilen yerde yetişti. Amcası Seyyid Selâhuddîn bin Ali’nin yanında tahsil gördü. Sonra ilim öğrenmek için San’a’ya gitti. Bir müddet orada kaldı. Fıkıh ilminde derin bir âlim oldu. Tekrar memleketine döndü. Bu sırada Sultan Şerefüddîn’in idâresi iyice zayıflamış, yapılan zulümler sebebiyle birçok âlim başka yerlere hicret etmek zorunda kalmıştı. Bu sırada birçok vera’ ve takvâ sahibi âlim, Seyyid Ali bin İbrâhim’in yanına geldi. Ondan, birçok kişi ilim öğrenip me’zûn oldu. Seyyid Allâme Hâdî bin Hasen, Seyyid Şemsüddîn Salah bin Yûnus bunlardandır. Seyyid Mutahhâr bin Şerefüddîn’in vefâtı üzerine, Şeref bölgesinde birçok karışıklıklar meydana geldi. Şeref bölgesinde bulunan kabileler, Seyyid Ali bin İbrâhim ve Seyyid Âbid’e müracaat ederek, yapılan zulümlerin ve haksızlıkların giderilmesi için yardım taleb ettiler. Seyyid Ali ve Seyyid Âbid de, bu olayların ortadan kalkması için Allahü teâlâya yalvardılar. Onların bereketiyle cenâb-ı Hak Şeref bölgesindeki haksızlığı ve huzûrsuzluğu ortadan kaldırdı.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Hulâsat-ül-eser cild-3, sh. 125