Şafiî mezhebi fıkıh ve kelâm âlimi. İsmi Muhammed bin Osman’dır. 995 (m. 1587) senesinde Sayda’da doğdu. 1065 (m. 1654) senesinde Sayda’da vefât etti. Bâb-üs-sagîr kabristanına defnedildi.
Muhammed Saydâvî, ilim öğrenmek için memleketi olan Sayda’dan ayrılarak Kâhire’ye gitti. Buradaki âlimlerden ilim öğrendi. Bir müddet Câmi’ul-Ezher’de kaldı. Bütün ilimlerde yüksek derecelere kavuştu. İsmi her tarafta duyuldu, ilmi ile amel eden âlimlerdendi. Kâmil hasletleri vardı. Takvâsı çok olup, vera’ sahibi idi. Ahlâkı çok güzeldi. Dımeşk’da âlimler ona hürmet ederlerdi. İnsanlar onun hakkında hüsn-i zan sahibi idiler.
Saydâvî 1030 (m. 1621) senesinde Dımeşk’a gitti. Kanevât mahallesinde ikâmet etti. Burada dersler verdi. Saydâvî ders vermekten bıkmaz, kitap mütâlâa etmekten usanmazdı. Şemsüddîn Meydânî, Necmüddîn Gazzî ve Şeyh Suudî’nin, Kubbet-ün-Nesr altındaki derslerinde bulundu. Müftî İmâdî’nin derslerine de iştirâk etti.
Muhammed bin Ali Mektebi Dımeşkî şöyle anlatır: “1050 (m. 1640) senesinde hacca gittiğim zaman, Mekke-i mükerremede, hadîs âlimi Şemsüddîn Muhammed Bâbilî ile görüştüm. Bana Şam’daki ve Mısır’daki âlimleri sordu. Ben de tek tek onları anlattım. Söz hocam Saydâvî’ye gelince, Şemsüddîn Bâbilî ağladı ve şöyle dedi: “O bana çok ikramda bulundu. Ona babasından para gelirdi. O da paraları bizlere sarf eder, bize lezzetli yemekler yedirir, bizi dinlendirici yerlere götürürdü. Herbirimize durumumuza göre latife yapardı. Birgün bana babasının gönderdiği yünden yapılmış, siyah bir giyeceği de vermişti. Bana iyi gelmiyordu. Çünkü yarım zrâ’ (24 cm) noksan idi. Bütün Mısır’ı dolaştım, onu tamamlıyamadım. Fakat onu satıp, yerine başka bir tane aldım, işte şimdi onu giyiyorum. Yanımda hâlâ kazaktan artan para duruyor.”
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Hulâsat-ül-eser cild-4, sh. 36