Târih ve Hanefî mezhebi fıkıh âlimi. İsmi, Mehmed bin Ahmed bin Ramazan’dır. Babası, Ramazan-zâde Nişancı-zâde Ahmed Efendi’dir. Mehmed Kudsî Efendi, bunun kardeşidir. 962 (m. 1555) senesinde doğdu. 1031 (m. 1622) senesinde İstanbul’da vefât edip, Edirnekapı dışında Emîr Buhârî Tekkesi bahçesine defnedildi.
Çeşitli medreselerde ilim tahsil ettikten sonra, Hoca-i sultanî Şeyhülislâm Hoca Sa’deddîn Efendi’den icâzet (diploma) aldı. İlk defa, Başçı İbrâhim Medresesi’ne, 993 (m. 1585) senesinde Eyyûb Sultan’da Cezri Kâsım Paşa Medresesi’ne, 999 (m. 1591)’da Siyavuş Paşa’da Fatma Sultan Medresesi’ne, 1002 (m. 1593) senesinde Sahn-ı semân medreselerinden birine, iki sene sonra da ta’yin edildiği Sultan Selîm Medresesi’ni istememesi üzerine, Bağdat kadılığına ta’yin edildi. İki sene bu vazîfede kaldıktan sonra İstanbul’a çağırıldı. İki sene sonra Yenişehir kadılığına ta’yin edildi. Bir sene sonra bu vazîfeden ayrıldı. 1012 (m. 1603) senesinde Üsküdar kadısı oldu. Bir sene sonra bu vazîfeden alındı. 1013 (m. 1604) senesinde yeniden Üsküdar kadısı oldu. 1020 (m. 1611) senesinde Haleb kadılığına, 1021 (m. 1612) senesinde Bağdad kadılığına ta’yin edildi. 1022 (m. 1613) senesinde bu vazîfeden ayrılıp, İstanbul’a döndü. 1026 (m. 1617) senesinde tekrar Haleb kadılığına, 1027 (m. 1618) senesinde Mekke-i mükerreme kadılığına, 1031 (m. 1621) senesinde Edirne kadılığına ta’yin edildiyse de, ömrü vefa etmeyip yolda vefât eyledi.
Müderrisliğinde ilim öğretmek, kadılığında adâlet dağıtıp, insanların huzûr içinde yaşamaları için çalışmakla meşgûl olan Nişancı-zâde Mehmed Efendi, resmî vazîfeden uzak kaldığı yıllarda, kitap yazmakla meşgûl oldu. “Mir’ât-ı kâinat” adlı eserinde mahlûkâtın yaradılışından, Kanunî Sultan Süleymân Hân’ın vefâtına kadar geçen hâdiseler hakkında bilgi verdi. Birçok âlimin eserlerinden toplayarak yazdığı eserini sekiz kısma ayırdı. Çeşitli kitaplara haşiyeler yazıp, düzeltmeler yapan Mehmed Efendi, Çelebi Sultan Mehmed Hân tarafından idâm edilen Şeyh Bedreddîn’in sapık fikirlerini ihtivâ eden, “Câmi-i füsuleyn” adlı kitabın bozuk taraflarına, doğru cevaplar yazdı. Meydana gelen bu esere, “Nûr-ül-ayn fî ıslâh-ı Câmi’ il-füsuleyn” adını verdi. Bu eserlerinden başka; Husûl-ül-merâm min usûl-ül-İmâm, Siyer-ül-enbiyâ-il-ızâm vel-hulefâ-il-kirâm esselâtîn-il-kuddâm, El-Fetâvâyı Rûmiyye, Mir’ât-ül-eyyâm fî mirkat-il-i’lâm, Maksad-ıl-ümme min mesned-il-cimine adlı kitapları da bilinen eserleri arasındadır.
Nişancı-zâde Mehmed Efendi’nin “Mir’ât-ı kâinat” kitabı hakkında, büyük âlim Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî hazretleri; “Mir’ât-ı kâinat isimli bir kitap vardır. Bilhassa ikinci kısmı, Resûlullahtan (s.a.v.) i’tibâren çok hoştur” buyururlardı.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Fezleke (Kâtib Çelebi) cild-2, sh. 29
2) Şakâyık-ı Nu’mâniyye zeyli (Atâî) sh. 648
3) Ayîne-i zurefâ (Cemâleddîn Efendi) sh. 28
4) Osmanlı Müellifleri cild-3, sh. 141
5) Esmâ-ül-müellifîn cild-2, sh. 272
6) İzâh-ül-meknûn cild-2, sh. 157
7) Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye sh. 1054
8) Mir’ât-ı kâinat, İstanbul 1258, ikinci kısım sh. 229