Osmanlı Devleti’nde yetişen âlimlerden. Şeyhülislâm Ebüssü’ûd Efendi’nin oğludur. 965 (m. 1557) senesinde doğdu. 1008 (m. 1599) senesi Safer ayında İstanbul’da vefât etti. Eyyûb semtinde, muhterem pederi Ebüssü’ûd Efendi’nin yanına defnedildi. Defnedildiği yerin yakınındaki mektepde bulunan sâlih bir zâtın, Mustafa bin Ebüssü’ûd Efendi’nin defnedildiği gün, mezarından; “Biz Allahın kuluyuz ve (öldükten sonra da) yine ona döneceğiz, derler” meâlindeki Bekâra sûresi 156. âyet-i kerîmesini duyduğunu Hüsrev-zâde yazmıştır.
Mustafa Efendi, babası Ebüssü’ûd Efendi’den ilim ve edeb öğrendi. 982 (m. 1574) senesi Rebî’ul-âhır ayında Sahn-ı semân medreselerinden birine müderris olarak ta’yin edildi. 984 (m. 1576) senesinde bu medreseden ayrıldı ise de, 986 (m. 1578) senesinde tekrar aynı göreve getirildi. Daha sonra Edirne Selîmiye Medresesi’ne ta’yin edildi. Bu görevden ayrıldıktan sonra çeşitli yerlerde kadılık yaptı. 995 (m. 1587) senesinde Galata kadılığına ta’yin edildi. Çeşitli yerlerin kadılıklarında bulunan Mustafa Efendi, 1007 (m. 1598) senesinde Anadolu âlimlerinin reîsi oldu. Aynı sene rahatsızlandı ve uzun süren hastalığı neticesinde vefât etti.
Mustafa Efendi aklî ve naklî ilimlerde mütehassıs idi. Bütün ilimlerin inceliklerine vâkıf idi. Özellikle fıkıh ve usûl-i fıkıhda çok derin bilgiye sahipti. Kâdılığı sırasında, adâlet ve doğruluktan asla ayrılmamıştı. Çok güzel hattı vardı.
“Hâşiyetün aled-dürer vel-gurer li Molla Hüsrev” Mustafa Efendi’nin yazmış olduğu eserlerdendir.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-12, sh. 277
2) Hulâsat-ül-eser cild-4, sh. 438
3) Esmâ-ül-müellifîn cild-2, sh. 438
4) Şakâyık-ı Nu’mâniyye zeyli (Atâî) sh. 428