MOLLA KERÎM (Ali bin Abdürraûf)

Osmanlı âlimlerinden. Aslen Afrika’nın Zengibâr memleketindendir. Devşirme olarak gelmiş idi. Müslüman olmakla şereflendi, ilim ile meşgûl oldu. İsmi, Ali bin Abdürraûf’dur. Molla Kerîm diye tanınır. Doğum târihi bilinmemektedir. 1033 (m. 1624) senesinde İstanbul’da vefât etti. Sultan Bâyezîd kabristanında, Bâyezîd Câmii’ne yakın bir yerde medfûndur.

O zamanda İstanbul’da bulunan meşhûr âlimlerin derslerinde bulunarak yetişti. İlim öğrenmek husûsunda çok gayretli ve hassas olan Molla Kerîm, bu gayretleri neticesinde diğer arkadaşlarından farklı ve üstün bir dereceye kavuştu, ilim tahsilini tamamlayıp zâhirî ve bâtınî ilimlerde kemâle geldikten sonra, çeşitli vazîfelerde bulundu. Mehmed Ağa, Haseki ve Sahn-ı semân medreselerinde müderrislik yaptı. 1018 (m. 1609) senesi Rebî’ul-âhır ayında Süleymâniye Câmii’ne vaiz oldu. Üç sene sonra Galata kadılığına getirildi. Bundan üç sene sonra da Bursa kadısı oldu. 1027 (m. 1618) senesinde ikinci defa Galata kadısı olması teklif edildi ise de kabûl etmedi. Aynı sene içinde Edirne kadılığı verildi. Daha değişik ve mühim vazîfelerde de bulunduktan sonra, 1029 (m. 1620) senesi Ramazân-ı şerîf ayının Kadîr gecesinde, İstanbul kadılığına ta’yin olundu. Bir sene sonra Cemâzil-âhır ayında Anadolu kadıaskeri oldu. Aynı sene içinde Sultan Osman Hân ile birlikte Leh seferinde bulundu.

1032 (m. 1623) senesi Şa’bân ayında, Receb Efendi yerine Mekke-i mükerreme kadılığına ta’yin olunan Molla Kerîm, hac vazîfesini îfâ etmek, hem de kadılık vazîfesinde bulunmak üzere Mekke-i mükerremeye gitmek için hazırlanırken, ba’zı mâniler yüzünden gidemedi ve emekli oldu. 1033 (m. 1624) senesi ortalarında vefât edip, Sultan Bâyezîd kabristanına defnolundu. Kabir taşında, vefâtına târih düşürülmüş olup:

“Meskeni Molla Ali’nin, Cennet-i a’lâ ola”

mısra’ı yazılıdır.

Molla Kerîm Ali (r.aleyh), bütün hayâtı boyunca, doğruluktan, hak ve adâletten ayrılmadı. Bir ara evkaf müfettişliği vazîfesinde bulundu. İyilik ve ihsân sahibi bir zât olup, sâlihlere ve fakirlere çok yardım ederdi. Her hareketinde istikâmet üzere idi. Dünyalık toplamakta gözü yok idi. Onun nazarında, altın ile saksı parçası bir idi.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Sicilli Osmânî cild-3, sh. 510

2) Şakâyık-ı Nu’mâniyye zeyli (Atâî) sh. 684