Endülüs'de yetiden Mâlikî mezhebi âlimlerinden. İsmi, Ahmed bin Muhammed bin Ahmed bin Yahya bin Abdürrahmân bin Ebi'l-Iyş bin Muhammed el-Tilmsânî'dir. Künyesi Ebü'l-Abbâs olup, Makkarî ve Tilmsânî nisbetleriyle meşhur oldu. Lakabı Şihâbüddîn idi. 992 veya 1000 (m. 1591) senelerinde Cezayir'in Tilmsân şehri yakınlarında bulunan Makkar köyünde doğdu ve orada büyüdü. Daha sonra Fas'a gidip orada ikâmet etti. Buradan ayrıldıktan sonra Kâhire'ye yerleşti. Tefsîr, hadîs, fıkıh, kelâm, târih ve Arab edebiyatı ilimlerinde mütehassıs bir âlim olarak yetişti. Mâlikî mezhebinde büyük bir fıkıh âlimi idi. Hadîs ilminde "Magribin Hâfızı" olarak tanınmıştı. Edebî beyanda üstün bir yeri olan, cömertlikte eşine rastlanmayan, çok zekî ve kuvvetli bir kavrayışı bulunan, hazırcevap bir zât idi. Çok kıymetli kitaplar yazdı. Şiirleri de pek meşhurdur. 1041 (m. 1632) senesi Cemâzil-âhır ayında Kâhire'de vefat etti.
Ahmed-i Makkarî, aslen, bugün Cezayir'de Kosantina eyâletinde, Mesîla'nın 20 km. kadar güneydoğusunda bulunan, Makkaralı bir âlimler ailesine mensûb idi. Baba tarafından, dedelerinden biri olan Muhammed bin Muhammed el-Makkarî, Fas başkadısı ve Gırnatalı meşhur âlim Lisânüddîn İbn-ül-Hatîb'in hocalarından biri idi. Kendisi, pek küçük yaşından i'tibâren çok geniş bir tahsil gördü. İlk hocası, Tilmsân'da 60 sene müftîlik yapan, amcası Ebû Osman Sa'îd bin Ahmed el-Makkarî'dir. Bu zâttan tam yedi defa "Sahîh-i Buhârî"yi okudu. Hocalarının silsilesi Kadı Iyâd'a ulaşmaktadır. "Kütüb-i sitte"yi ve aynı yol ile "Şifâ-i şerif kitabındaki hadîs-i şerifleri de rivayet etti. Bundan sonra doğduğu şehri terk edip, Merrâkûş ve Fas'a geldi. 1022 (m. 1613) senesinden 1027 (m. 1618) senesine kadar bu son şehirde Karâviyyîn-i Kebîr Câmii'nde imâm oldu ve oraya müftî ta'yin edildi. Bundan sonra hac etmek üzere Hicaz'a gitti. Sonra 1028 (m. 1619) senesinde Kâhire'ye gelip, birkaç ay kaldı ve orada evlendi. Ertesi sene Kudüs'e gitti. 25 gün sonra Kâhire'ye döndü. 1037 (m. 1627) senesinde yeniden hacca gitti. Bundan sonra beş defa daha hac ibâdetini îfâ eyledi. Mekke-i mükerremede olduğu gibi, Medîne-i münevverede de hadîs-i şerif okuttu. Bu dersleri herkes tarafından büyük bir alâka ile ta'kib edildi. Bir defa daha Kudüs ve Şam şehirlerine gidip, bir müddet orada ikâmet etti. Şam'da, büyük âlim Ahmed bin Şahin tarafından, Çakmakıyye Medresesi'nin anahtarı kendisine teslim edilip, müderris olarak kabûl olundu. Burada hadîs-i şerif derslerini, zamanının büyük âlimleri ve binlerce kişi ta'kib ettiler. Derslerini ta'kib edenler, ağlayarak dinlerlerdi. O, ders halkasının ortasında otururdu. Sonra bir va'z kürsîsi getirilip, onun üzerinde oturarak ders vermeye başladı. Ehl-i sünnet akaidinden ve Buhârî-yi şerif’deki hadîs-i şerîflerden okuyup açıklamalarda bulunurdu. Va'zlarında çok güzel beytler okurdu. O sene, Ramazânı şerif ayının 27'ci günü Kâhire'ye döndü. Şam halkından ve âlimlerinden gördüğü ihtimâm ve hürmeti dile getiren birçok beytler kaleme aldı.
Kesin olarak yerleşmek üzere Şam’a gitmek için hazırlanırken, aniden hastalanıp vefât etti. Mücavirin kabristanına defnedildi.
Eserleri: 1- Nefh-ut-tîb min gusn-il-Endülüs-ir-ratîb ve ahbâr-ül-vezîr Lisânüddîn İbn-ül-Hatîb: Bu, onun en büyük eseri olup, Endülüs’e ve çeşitli sahalarda eser vermiş olan Gırnatalı meşhûr âlim Lisânüddîn İbn-ül-Hatîb’e dâir uzun ve müstakil bir eserdir. Çakmakiyye müderrislerinden büyük âlim İbn-i Şahin’in isteği üzerine yazdığı bu eserinde, çok geniş târihî ve edebî bilgiler, şiirler, risaleler toplanmış olup, bugün çoğu zayi olmuş bulunan eserlerden iktibaslar yer almaktadır. Bu hâl, “Nefh-ut-tîb”e son derece kıymet kazandırmakta, onu, fetih zamanından, ispanyollar tarafından yeniden zabtının son günlerine kadar, Endülüs hakkındaki birinci derece kaynaklar arasına yükseltmektedir. Aynı zamanda bu son devir için, şimdi elde bulunan Arabça yegâne vesîkadır.
Nefh-ut-tîb, iki kısımdan ibârettir Bir bölümü, Endülüs’ün târih ve edebiyatına dâir müstakil bir eserdir. Diğer bölümü, İbn-ül-Hatîb hakkında müstakil bir eserdir. Birinci kısım şu bölümlere ayrılır: a) Endülüs’ün fiziki özellikleri, b) Endülüs’ün müslüman Arablar tarafından fethi ve vâliler devri, c) Emevî halîfeler ve mevzû (mahallî) hükümetler devri, d) Kurtuba şehrinin tasviri, târihi, âbideleri, e) Doğuya seyahat etmiş olan Endülüslüler, f) Endülüs’e seyahat etmiş olan şarklılar, g) Endülüslülerin edebiyat târihleri ile fikrî ve ma’nevî meziyetlerinin umûmî îzâhı, h) Endülüs’ün ispanyollar tarafından yeniden zaptı ve müslümanların oradan uzaklaştırılması. İkinci kısım da şu bölümleri ihtivâ eder a) İbn-ül-Hatîb’in şeceresi ve dedelerinin hâl tecümesi, b) İbn-ül-Hatîb’in hâl tercümesi, c) Hocalarının hâl tercümeleri, d) İbn-ül-Hatîb’in gönderdiği veya aldığı Fas ve Gırnata dîvânlarının secîli mektûpları, e) Manzûm ve mensûr eserlerinden bir seçme, f) Eserlerinin tahlili bir listesi.
Nefh-ut-tîb, tam olarak Bulak matbaasında 1279 (m. 1862) senesinde ve Kâhire’de 1302 ve 1304 (m. 1886) senelerinde 4 cild hâlinde basılmıştır, ilk kısmı, İngilizce olarak da neşredilmiştir. Tamâmının tercümesi henüz bugüne kadar yapılamamıştır. 2-Ezhâr-ur-riyâz fî ahbâr-il-Kâdı Iyâz: Bu eser, 1322 (m. 1904) yılında 2 cild hâlinde Tunus’ta basılmıştır. 3- Feth-ül-müt’âl fî evsâf-i na’l-in-Nebiyyi (s.a.v.), 4- İdâet-üd-dücene fî akâid-i ehl-is-sünne, 5- Katf-ül-muhtasar fî ahbâr-il-muhtasar, 6- İttihâf-ül-mugrî fî tekmîl-i şerh-is-sugri, 7- Urf-ün-neşk fî ahbâr-i Dımeşk, 8- El-Gussü ves-semîn ver-ressü ve semîn, 9- Ravd-ul-âs-il-âtır-il-enfâs fî zikri men lakîtühû min a’lâm-i Merrâkeş ve Fas, 10- Ed-Dürr-üs-semîn fî esmâ-il-Hâdî vel-Emîn, 11-Hâşiyetü şerhi Umm-il-berâhîn lis-Senûsî, 12- Kitâb-ül-bed’eti ven-neş’eti fin-nazmi vel-edeb, 13- Risâletün fil-vefkı 14- Ezhâr-ül-kemmâme fî ahbâr-il-ammâme, 15- İfâdet-ül-mugrem-il-mugrâ bi-tekmil-i şerh-is-sugrâ, 16- Envâ-ün-nisyân fî ebnâ-i Tilmsân, 17- El-Cem’ân fî muhtasar-ı ahbâr-iz-zamân, 18- Ed-Dürr-ül-Muhtâr min-nevâdir-il-ahbâr, 19- Ref’ul-galat anil-Muhammes, 20-El-Kavâid-üs-seriyye fî halli müşkilât-iş-şeceret’in-Nu’mâniyye, 21-En-nemt-ül-ekmel fî zikr-il-müstakbel.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-2, sh. 78
2) Hulâsat-ül-eser cild-1, sh. 302, 311
3) Esmâ-ül-müellifîn cild-1, sh. 157
4) Ta’rîf-ül-halef bi-ricâl-is-selef sh. 48, 61
5) El-A’lâm cild-2, sh. 237
6) Bustân sh. 155
7) Keşf-üz-zünûn sh. 72, 1124, 1234