Mısır’da yetişen Mâlikî mezhebi fıkıh âlimlerinden ve evliyânın büyüklerinden. İsmi, İbrâhim bin İbrâhim bin Hasen bin Ali bin Ali bin Ali bin Abdülkuddûs el-Lekânî el-Mısrî olup, künyesi Ebü’l-İmdâd ve Ebû İshak, lakabı ise Burhâneddîndir. Mısır’ın Lekâne isimli bir köyündendir. Buraya nisbetle Lekânî ismi verilmişdir. 1041 (m. 1631) senesinde hac dönüşü yolda vefât etti.
Asîl ve dînine bağlı bir ailenin çocuğu olarak, çok güzel bir edeb ve terbiye ile yetişen Lekânî; Şemsüddîn Muhammed Bekrî es-Sıddîkî, Muhammed Remli, Ahmed bin Kâsım, Ali bin Gânim Makdisî, Muhammed Nahrîrî, İbn-i Nüceym-i Ömer Mısrî, Muhammed Senhûrî, Şeyh Tâhâ, Abdülkerîm Bermûnî, Şeyh Ahmed Bülkînî ve Muhammed bin Tercüman gibi birçok âlimden ilim öğrendi. Bilhassa tefsîr, hadîs, usûl, kelâm ve fıkıh ilimleriyle, tasavvuf yolunda çok yüksek derece sahibi oldu. Zamanında bulunan âlim ve evliyânın önde gelenlerinden oldu. Zâhirî ve bâtınî ilimleri kendinde toplamış idi. İlme çok hizmet etti. Başta kendi oğlu olan Abdüsselâm Lekânî olmak üzere, Alâüddîn Şebrâmelîsî, Yûsuf Feyşî, Hüseyn en-Nemâvî, Hüseyn el-Hafâcî ve Ahmed el-Acemî gibi birçok âlim zâta hocalık etti. Onlara ilim öğretti.
Çeşitli müşkîl mes’elelerde mürâcaat mercii idi. Zor durumda kalan, mes’elesini hâlletmek için ona koşardı. Dertlere çâre bulmak için çalışan çok gayretli bir zât idi. Devlet adamları, mevki sahipleri onu çok severler, onun vasıtasıyla gelen bütün işleri hemen hallederlerdi.
Lekânî, bütün vakitlerini, ibâdet yapmak ve ders okutmaya harcardı. Asîl ve şerefli bir kabileye mensûp olduğu hâlde, bunu belli etmez, tevâzu gösterirdi ve mensûb olduğu kabileyi kendisine iftihar vesilesi yapmazdı. Birçok kerâmetleri vardır.
Rivâyet edilir ki: Şeyh-ül-allâme vâ’iz Hıcâzî birgün İbrâhim Lekânî’nin ders verdiği yere uğramıştı. Hemen ayrılmayıp, ayakta beklemeye başladı. Lekânî ona; “Gidiyor musunuz? Oturacak mısınız? Ayakta kaldınız” dedi. O da; “Biraz sabredin. Size birşey anlatacağım” dedi. Ders bittikten sonra Hicâzî, Lekânî’ye; “Ey İbrâhim! Yemîn ederim ki, derste beklemeyecektim. Sâdece uğrayıp gidecektim, içeri girince bir de ne göreyim. Resûlullah (s.a.v.) oturmuş seni dinliyor. Resûl aleyhisselâmı görünce ayrılamadım. Onlar ayrılıncaya kadar bekledim” dedi.
İbrâhim Lekânî (r.aleyh) çok kitap te’lîf etmiş olup, ba’zılarının isimleri şöyledir: 1- Cevheret-üt-tevhîd, 2- İcmâl-ül-vesâil, 3- Behçet-ül-mehâfil, 4-El-Büdûr-ül-levâmi’min hudûri Cem’ul-cevâmî’, 5- Ta’lîk-ül-ferâid alâ Şerh-ıl-Akâid, 6- Tefsîr-ül-Kur’ân, 7-Telhîs-üt-tecrîd: Bu kitap kendi yazdığı Cevheret-üt-tevhîd’in şerhidir. 8-Hulâsat-üt-ta’rîf bi-rakâiki şerh-ut-tasrîf, 9- Şerhu Muhtasar-ül-Halîl, 10-Keşf-ül-kerûb li mülâkat-il-habîb vet-tevessülü bil-mahbûb, 11- Menân usûl-ül-fetvâ, 12- Neşr-ül-meâsir.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-1, sh. 2
2) Esmâ-ül-müellifîn cild-1, sh. 30
3) İzâh-ül-meknûn cild-1, sh. 171, 203, 247, 338 cild-2, sh. 106, 365, 554
4) Hulâsat-ül-eser cild-1, sh. 6
5) El-A’lâm cild-1, sh. 28
6) Câmi’u kerâmât-il-evliyâ cild-1, sh. 249
7) Keşf-üz-zünûn sh. 620, 1139, 1148, 1936, 1957
8) Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye sh. 997, 1098
9) Kıyâmet ve Âhıret sh. 204
10) Brockelmann Sup-2, sh. 436