Evliyânın büyüklerinden ve ilmi ile âmil olan âlimlerin önde gelenlerinden. İsmi, Ahmed bin Muhammed bin Yûnus ed-Decânî el-Bedrî el-Hüseynî el-Ensârî el-Medenî el-Yemenî olup, lakabı Safiyyüddîn’dir. Bulunmuş eşyaların satışını yapardı. Buna nisbetle Kuşâşi denilmiş ve daha çok bu isimle meşhûr olmuştur. Aslen Kudüslü olup, Decânîoğulları diye bilinen kimselerdendir. Dedesi Yûnus, Kudüs’den ayrılıp Medîne-i münevvereye gelerek yerleşmiş idi. Kusâşî, 991 (m. 1583) senesi Rebî’ul-evvel ayının onikinci günü Medîne-i münevverede doğdu. 1071 (m. 1661) senesi sonlarında Medîne-i münevverede vefât edip, Bâki’ kabristanında defnolundu.
Ahmed bin Muhammed Kusâşî, hem seyyid, hem de şerîfdir. Ya’nî nesebi hem hazret-i Hüseyn’e, hem de hazret-i Hasen’e dayanmaktadır. Babaannesi, Eshâb-ı Kirâmın büyüklerinden olan Temîm-i Dâri’nin (r.a.) soyundandır.
Kendisi, bu yolla i’tibâr kazanmak istemediğinden ve tevâzusunun çokluğundan dolayı, seyyid ve şerîf olduğunu gizler, yazılarında ismini, Ahmed el-Medenî el-Ensârî veya Sıbt-ül-ensâr şeklinde yazardı.
İlk tahsilini babası Muhammed bin Yûnus’un huzûrunda yaptı. Babası da, o zamanda Medîne-i münevverede bulunan âlim ve evliyânın büyüklerinden idi. Kusâşî, 1011 (m. 1602) senesinde babası ile birlikte Yemen’e gitti, ilim tahsili için olan bu seyahatlerinde, Yemen’in büyük âlim ve velîlerinin sohbetlerinde bulundu. Babasının hocalarından hayatta olanlardan; Emîn bin Sıddîk, Seyyid Muhammed Garb, Ahmed Safiha ez-Zeyla’î, Seyyid Ali ve Şeyh Ali Matir gibi âlimlerden okudu. Bundan sonra Yemen’den ayrılıp, Mekke-i mükerremeye gitti. Orada da bir müddet kaldı. Seyyid Ebü’l-Gays ve Şeyh Sultan Meczûb gibi zâtların sohbetlerinde bulunduktan sonra, Medîne-i münevvereye döndü. Orada Ahmed bin Fadl bin Abdünnâfi’, Ömer bin Kutb Bedreddîn el-Âdilî, Şihâbüddîn-i Milkânî ve başka âlimlerden ilim öğrendi. Ayrıca; Seyyid Es’ad el-Belhî, Şeyh Abdülhakîm, Molla Şeyh Kürdî ve daha birçok zâttan ders aldı. Sohbetlerinde bulunarak kendilerinden ilim ve edeb öğrendiği hocalarının sayısı, yüzden fazladır. Kusâşî’nin ilme olan düşkünlüğü ve aşkı, hocalarının sayısının çokluğundan ve ilim öğrenmek için yaptığı uzun ve yorucu seyahatlerden anlaşılmaktadır.
Aklî ve naklî ilimlerde tahsilini tamamladıktan sonra tasavvuf yoluna yönelen Kusâşî, Hâmî ismiyle meşhûr Şeyh-i kebîr Ahmed bin Ali eş-Şenâvî el-Medenî hazretlerine talebe oldu. O büyük zâtın huzûr ve sohbetlerinde bulunarak, tasavvuf yolunda da ilerleyip yükseldi.
Tasavvufî ilimlerden başka hadîs ilminde de bu hocasından ders alıp, ilerledi. Hocasına olan muhabbeti, bağlılığı ve teslimiyeti son derece çok idi. Bu sebeple hocası ona husûsî teveccüh gösterirdi. Hocasının kerîmesi ile de evlenerek, hocasına hem dâmâd, hem de halîfe oldu.
Aklî ve naklî ilimlerle birlikte evliyâlık yolunda da kemâl mertebe ve dereceler sahibi olan Kusâşî, aynı zamanda kuvvetli bir şâir idi. İnsanlara çok fâideli oldu. İnsanlar ondan çok istifâde etti. Şöhreti her tarafa yayıldı. Talebeleri pek çok idi. O zamanda bulunan âlimler ve evliyâ zâtlar, onun zamanın İmâmı, en büyük âlimlerden biri olduğunu bildirmişlerdir. Meselâ, o zamanın meşhûr evliyâsından Şeyh Eyyûb ed-Dımeşkî, Kuşâşî’ye yazdığı bir mektûbunda; “Ben muhakkak biliyorum ki, her vaktin muhakkak büyük, üstün ve diğerlerinden yüksek âlimi vardır. Vallahi bu zamanda, zamanımızın bu büyük âlimi sizsiniz” demektedir.
Ârif-i billah Zeyla’î, Seyyid Abdullah bin Şeyh Ayderûs, Berekât-ı Tûsî, Abdülhâlik Hindî, Abdürrahmân Magribî İdrîsî, Îsâ Magribî Ca’ferî ve daha birçok âlim Seyyid Ahmed Kusâşî’den ilim öğrenmişlerdir, ilim talibleri ondan istifâde etmek için, uzak memleketlerden grublar hâlinde gelerek sohbetinde bulunurlardı. Talebelerinin en yükseği İbrâhim Hasen Gürânî olup, hocasının hayâtı boyunca ona hizmet etmiş, ilminden istifâde etmiş, vefâtından sonra da terbiye ve irşâd husûsunda onun halîfesi olmuştur.
Ahmed bin Muhammed Kusâşî hazretleri, dînimizin emirlerine uymakta, sünnet-i seniyyeye tam tâbi olmakta, çok yüksek derece sahibi idi. Çok ibâdet ederdi. Aklı ve zekâsının fevkalâde olması ile tanınmış idi. Kendi asrında evliyâlık yolunda nihâyet derecesine varmış olanlardan idi.
Çoğu tasavvufa dâir olmak üzere yetmiş civârında eser yazmıştır.
Kuşâşî’nin (r. aleyh) eserlerinden ba’zılarının isimleri şöyledir: 1- Bustân-ül-âbidîn ve ravd-ul-ârifîn, 2- Haşiyetün alâ insân-ı kâmil li-Abdilkerîm Cîlî, 3-Hâşiyetün alâ Mevâhib-i ledünniyye, 4- Dürret-üs-semîne fimâ li-zâir-in-Nebiyyi (s.a.v.) ilel-Medîne, 5- Selâsilü ehl-it-tevhîd, 6- Şerhu akîdetü İbn-i Afif, 7- Akîdetü manzûme, 8- Kitâb-ün-nüsûs, 9- Kelimet-ül-cûd fil-kavli bi-vahdet-il-vücûd, 10 Kelimet-ül-vüstâ.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-2, sh. 170
2) Hulâsat-ül-eser cild-1, sh. 343
3) Esmâ-ül-müellifîn cild-1, sh. 161
4) Câmi’u kerâmât-il-evliyâ cild-1, sh. 336
5) El-A’lâm cild-1, sh. 239
6) İzâh-ül-meknûn cild-1, sh. 181, 389, 413, 457 cild-2, sh. 27, 117, 381, 652, 712
7) Brockelmann Sup-2, sh. 535