İMÂDÎ (Adburrahmân bin Muhammed)

Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerinden. İsmi, Abdurrahmân bin Muhammed İmâdüddîn bin Muhammed’dir. İmâdî nisbesiyle meşhûr olmuşdur. 978 (m. 1571) senesinde Şam’da doğdu. 1051 (m. 1641) senesinde Şam’da vefât etti. Bâb-üs-Sagîr mezarlığında babasının yanına defn edildi.

Küçük yaşından i’tibâren ilim tahsiline yöneldi. İlk olarak Hasen el-Bürûnî ve halasının oğlu Şeyh Muhammed bin Muhibbüddîn el-Hanefî’den ilim öğrendi. Daha sonra Kâdı Muhibbüddîn’in hizmetinde uzun müddet kalıp, ondan birçok ilimleri tahsil etti. Şemseddîn bin Minkâr ve Molla Muhammed bin Abdülmelik el-Bağdâdî’den de ilim tahsil etti. Aklî ve naklî ilimlerde yükselip, zamanında meşhûr oldu. 1014 (m. 1605) senesinde hac ibâdetini yerine getirmek için Mekke ve Medine’ye gitti. Hac ibâdetini îfâ edip, sevgili Peygamberimizin mübârek kabrini ziyâret etmekle şereflendi. Medîne-i münevverede Nakşibendiyye yolu büyüklerinden Seyyid Sıbgatullah Nakşibendî’nin sohbetinde bulunup, ma’nevî feyz aldı. Beyt-i Harama girmek istediği zaman kalabalık arasında düşüp ayağı kırıldı. Tedâvi olup kırığı iyileşmesine rağmen, kırık izi kaybolmadı.

Hac ibâdetini yapıp Şam’a döndükten sonra, 1017 (m. 1608) senesinde Şibliyye Medresesi müderrisliğine ta’yin olundu. 1023 (m. 1614) senesinde Şam Selîmiyye Medresesi müderrisliğine nakl edildi. Sa’deddîn-zâde Es’ad Efendi hacca giderken, Şam’a uğradığı zaman, onunla sohbet edip, ilmî üstünlüğünü ve faziletlerini görüp iltifât etti. Es’ad Efendi İstanbul’a dönüp Şeyhülislâm olunca, onu da İstanbul’a getirtip, İstanbul Süleymâniye Medresesi’ne müderris ta’yin ettirdi. Abdurrahmân İmâdî, Sa’deddîn’zâde Es’ad Efendi’ye bir kaside yazıp üstünlüklerini anlattı. Bir müddet müderris olarak vazîfe yaptıktan sonra, 1031 (m. 1621) senesinde Şam kadılığına ta’yin edildi. 1033 (m. 1623) senesinde Şam kadısı iken tekrar hacca gitti. Onun şöhreti her tarafta duyuldu. Asrındaki bütün âlimler onun üstünlüğünü kabûl ettiler.

Nakledilir ki: Şeyhülislâm Yahyâ bin Zekeriyyâ Efendi’ye bir fetvâ yazıp arz etti ve cevâbını da yanına yazdı. Yahyâ bin Zekeriyyâ Efendi fetvâyı inceleyip, doğru olduğunu gördükten sonra, fetvânın yanına onun yazdığı cevâbın aynısını yazdı. Onun ilmî üstünlüğünü kabûl etti. Asrındaki birçok şâirler onu medh ettiler. Çok fasih ve belâgatlı şiirleri vardır. Hac dönüşünde Şam’da ilim öğretmek, talebe yetiştirmek ve fetvâ vermekle meşgûl iken vefât etti.

Onu sevenlerinden güvenilir birisi nakl eder: “Abdurrahmân İmâdî’nin vefât ettiği gece, evinin yanından geçiyordum. Semâdan bir yıldızın İmâdî’nin evinin üzerine düştüğünü gördüm. Aradan çok az zaman geçmişti ki, Abdurrahmân İmâdî’nin vefât ettiği duyuldu”. Vefâtından sonra birçok sâlih kimseler onunla ilgili görmüş oldukları rü’yâlarını nakl etmişlerdir.

Abdurrahmân İmâdî, aklî ve naklî ilimlerde derin âlim, fazilet ve güzel ahlâk sahibi bir zât idi. Zamanındaki Hanefî mezhebi âlimlerinin ileri gelenlerinden idi. Tefsîr ilminde de ihtisas sahibi idi. İlimde derecesi yüksek ve ma’rifet sahibi idi. Pekçok talebesinin yetişmesine çalışdı. Evi bir ilim meclisi idi. Bütün güzel huyları ve ahlâk-ı hamîdeyi üzerinde toplamıştı. Yumuşak huylu, tevâzu sahibi, hoş sohbet idi. Zekî, ileri görüşlü ve derin anlayış sahibi idi. Fıkıh, tefsîr ilimlerine dâir çok kıymetli eserleriyle, beliğ şiirleri vardır.

Eserlerinden ba’zıları şunlardır:

1- Tahrîr-üt-te’vîl alâ mâfi me’ânî ba’zı ây-it-tenzîl (tefsîr ilmine dâirdir), 2- Er-Ravzat-ur-riyâ fimen düfine bi-Dâriya, 3- El-Müstetâtı min-ez-zâd fîl-menâsik (Hanefî fıkhıyla ilgili bir eserdir), 4- Kitâb-ül-hediyye fî İbârât-il-fıkhiyye, 5- El-Fetâvâ, 6- Reyy-is-Sâdî min fetâvâ-i İmâdî, 7- Mukaddimet-üs-salât.

Çeşitli konularla ilgili kıymetli birçok risaleleri ve şiirleri de vardır.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-5, sh. 91

2) Hulâsat-ül-eser cild-2, sh. 380

3) Esmâ-ül-müellifîn cild-1, sh. 549

4) El-A’lâm cild-3, sh. 332

5) Keşf-üz-zünûn sh. 1829, 1830

6) İzâh-ül-meknûn cild-1, sh. 594, cild-2, sh. 724, 727

7) Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye sh. 979