Şam’da yetişen velîlerden. İsmi, İbrâhim bin Ahmed bin Dâvûd bin Müslim bin Muhammed’dir. Vâ’iz ismiyle şöhret buldu. Doğum târihi ve yeri bilinmemektedir. 1054 (m. 1644) senesinde Havran’ın köylerinden Sumâdî’de vefât etti. Bâb-üs-sagîr kabristanına defnedildi.
İbrâhim Sumâdî, Emevî Câmii’nde İmâm olup, zühd ve vera’ sahibi, âlim, fakîh, vâ’iz bir zât idi. Nasihatleri, dinliyenlere te’sîr eder ve huşû’ verirdi. Zamânının büyük âlimlerinden olan Şemsüddîn Meydânî’nin derslerinde yetişti. Onun vefâtıyla, Şam müftîsi Necmüddîn-i Gazzî’ye talebe oldu. Her ikisinden çok istifâde etti. Hadîs, fıkıh ilimlerini öğrendi. Şam’da fetvâlar verdi ve ders okuttu. Emr-i bil ma’rûf ve nehy-i anil-münkerde bulundu. (Ya’nî Allahü teâlânın emir ve yasaklarını açık ve anlaşılır olarak insanlara anlattı.) Çok kimseler kendisinden istifâde ettiler. Çok sâlih bir zât idi. Kerâmetleri görülüp, dilden dile anlatıldı.
Ahmed Meydânî dedi ki: “Birgün Emevî Câmii’nde İbrâhim Sumâdî’yi gördüm. Bir çocukla ilgilendi ve yanağını tuttu. Ben bu hâli iyi görmeyip; “Âlim bir zât böyle yapar mı?” diye içimden geçirdim ve oradan ayrıldım. Gece bir rü’yâ gördüm. Rü’yâmda İbrâhim Sumâdî bir at üzerinde idi. Etrafını âlimler kuşatmıştı. Ben de elini öpmek için yaklaştım. Bana dönüp; İ’tirâzından vazgeç. Allahü teâlânın sevgili kulları hakkında sû-i zanda bulunma” buyurdu. Sabahleyin doğruca huzûruna koştum. Beni gülerek karşıladı ve; “Herhalde düşüncenden vazgeçtin” buyurdu. İ’tirâf edip özür diledim.”
İbrâhim Sumâdî, Allahü teâlânın sevgili bir kulu idi. Duâsı makbûldü. Allahü teâlâdan kendisine dört evlâd ihsân etmesini ve her birinin dört hak mezhepten birinde âlim kişiler olmasını diledi. Duâsı kabûl oldu. Müslim ismindeki oğlu; Mâlikî mezhebinde, Abdullah ismindeki oğlu; Hanbelî mezhebinde, Mûsâ ismindeki oğlu; Şafiî mezhebinde, Muhammed ismindeki oğlu; Hanefî mezhebinde fazilet sahibi ve âlim oldular.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Hulâsat-ül-eser cild-1, sh. 49
2) Câmi’u kerâmât-il-evliyâ cild-1, sh. 249