İBN-İ SÂLİM YEMENÎ

Evliyânın büyüklerinden. İsmi, Ahmed bin Ebî Bekr bin Sâlim bin Abdullah bin Abdürrahmân bin Abdullah bin Abdürrahmân Yemenî’dir. Yemen’in Aynan köyünde doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. 1020 (m. 1611) senesinde Hindistan’ın Benderşahar şehrinde vefât etti. Cenâze namazı büyük bir kalabalık tarafından kılındı.

İbn-i Sâlim Yemenî önce babasından ilim ve edeb öğrendi. Sonra babasının emri ile Terîm’e gitti. Oradaki âlimleri, sâlihleri ziyâret etti. Ârif-i billah Ahmed bin Alevî’nin sohbetlerinde yetişti. İbn-i Sâlim Yemenî’nin kardeşleri de bu zâttan okudular. İbn-i Sâlim kardeşlerinin en üstünü, en zahidi idi. İki defa hacca gitti. Mekke-i mükerremede ve Medîne-i münevveredeki âlimlerle görüşüp ilim öğrendi. Daha sonra Benderâden’e gidip Ebû Bekr ve diğer Ayderûsîleri ziyâret etti. Sonra Şeyh Ahmed bin Ömer Ayderûsî’yi ziyârete gitti. Ahmed Ayderûsî de onu karşılamaya çıkmıştı. Daha önce hiç görüşmedikleri hâlde, muhabbetle karşılaşıp müsâfeha ettiler. Konuşmadan öylece sessiz kaldılar, İbn-i Sâlim birşey sordu. O zaman Ahmed Ayderûsî; “Etrâfımızda dönen nûrlar vardı. Konuşunca onlar kayboldu” buyurdu.

İbn-i Sâlim Yemenî Benderşahar’a gitti. Orada insanlara ilim ve edeb öğretti. Şöhreti her yere yayıldı, insanlar onun dersini dinlemek için uzak yerlerden akın akın oraya koştular. Çok kerâmetleri görüldü. Bir zaman Mekke-i mükerremeye geldiğinde, İdrîs bin Hasen’i ziyâret etti. Ona; “Kardeşin Ebî Tâlib’den sonra Mekke’nin idâre işi size kalır” buyurdu. Öyle oldu.

Ârif Muhammed bin Alevî şöyle anlatır: “Ku’ûd-ül-Mısrî” diye meşhûr, Ebû Bekr isimli zât ile iyi görüşürdü. Aralarında büyük bir sevgi bağı vardı. Mekke’den ayrılırken Ebû Bekr kendisini uğurlamak için çıktı. Dönüşte, çok kıymetli bir hâtıra olan yüzüğünü kaybetti. Bu sebeble çok üzüldü. O gece rü’yâsında İbn-i Sâlim Yemenî’yi gördü, İbn-i Sâlim ona; “Yüzüğün için çok üzüldün, işte yüzüğün” buyurdu ve parmağına taktı. Ebû Bekr, sabah uyandığında yüzüğü parmağında buldu. Son derece sevindi.”

İbn-i Sâlim, kendisine gelip yardım isteyenlerin hâmisi (koruyucusu) idi. Hadramût ve Sahr halkı kendisine çok hürmet gösterirlerdi.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Hulâsat-ül-eser cild-1, sh. 161

2) Câmi’u kerâmât-il-evliyâ cild-1, sh. 334