Evliyânın büyüklerinden. İsmi, Abdullah bin Abdullah’dır. 950 (m. 1543) senesi Safer ayında Yemen’de Da’liyye denilen yerde doğdu. 1028 (m. 1619) senesinde Yemen’de Şüc’a denilen yerde vefât etti. Kabri, Şüc’a’ya yakın bir yerdedir. İbn-i Mühellâ, genç yaşta ilim tahsiline başladı. Babasından ve zamanının büyük âlimlerinden ilim öğrendi. Babası ile birlikte, ilim öğrenmek için birçok beldelere gitti. Arabî ilimleri, Abdullah bin Râgıb, İbrâhim bin Râgıb ve Seyyid Hadi el-Veşlî’den öğrendi. Fakîh Abdürrahmân Nezîlî’nin yanında çeşitli kitapları okudu. Fakîh Abdürrahmân ona icâzet (diploma) verdi. 1000 (m. 1591) senesinde Yemen’e gelen Necmüddîn Basrî’den, “Er-Risâlet-üş-Şemsiyye” adlı eseri dinledi. Daha sonra talebe yetiştirmeğe başladı.
İbn-i Ebi’r-Ricâl onun hakkında şöyle demektedir: “İbn-i Mühellâ, asrının büyük âlimlerinden idi. Aklî ve naklî ilimleri çok iyi bilirdi. İlim öğrenmek için, her taraftan ona talebeler geldi. Onun ilminden çok istifâde ettiler. Bâb-ül-Ehcer denilen yerde bir müddet kaldı. Burada da talebe yetiştirmekle meşgûl oldu. Arabî ve tefsîr ilimlerinde Teftâzânî gibi idi.”
İbn-i Mühellâ’nın çok kerâmetleri görüldü.
Şöyle anlatılır: Yemen’de Tihame’nin ileri gelenlerinden birisi, İbn-i Mühellâ’yı rü’yâsında gördü. Sonra birisi ona İbn-i Mühellâ’yı ziyâret etmesini söyledi. O zât; “Ben İbn-i Mühellâ’yı tanımam” deyince öbür şahıs ona, “İbn-i Mühellâ biraz önce gördüğün kimsedir. Şüc’a denilen yerde oturur. Evi şehrin kapısına yakındır. Oraya vardığında ilk gördüğün evdir” diyerek evi de ta’rîf etti. O zât derhâl yola çıktı. Şeref beldesinin yakınlarına kadar gitti. Burada Şüc’a denilen yerin neresi olduğunu sordu. Ona; “Orası büyük âlim Abdullah Mühellâ’nın memleketidir” dediler ve yolu ta’rîf ettiler. O zât duyduklarına çok sevindi ve İbn-i Mühellâ’yı ziyâret etmesi emrolunduğu ve rü’yâsının sâdık (doğru) olduğunu anladı. İbn-i Mühellâ’nın evine gitti. Onun elini öptü. Ondan hayır duâ istedi. Bir müddet orada kaldı. Birçok bilgiler öğrendi. İbn-i Mühellâ’nın vefâtında ve defn edilmesinde orada idi.
Asrındaki âlimler muhtelif ilimlere dâir müşküllerini hâlletmek için İbn-i Mühellâ’ya yazarlardı. O da onlara gerekli cevâbı verirdi. Bu husûsta, Muhammed bin Ahmed Rûmî, Allâme Sa’düddîn ve Ali bin Hüseyn Mesnevî ile uzun mektûplaşma ve yazışmaları oldu. Bu mektûpları İbn-i Ebi’r-Ricâl târihinde bildirmiştir.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Hulâsat-ül-eser cild-3, sh. 57