HOCA-ZÂDE ŞEHÎD MES’ÛD EFENDİ

Osmanlı âlimlerinden. Otuzaltıncı Osmanlı şeyhülislâmıdır. İsmi, Mes’ûd’dur. Babası, Sultan Birinci Ahmed’in hocası Aydınlı Mustafa Efendi’dir. Hocazâde veya Şehîd Mes’ûd Efendi diye bilinir. Doğum yeri ve doğum târihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, İstanbul’da doğmuş olması muhtemeldir. 1066 (m. 1656) senesinde Bursa’da vefât etti.

Küçük yaşta ilim öğrenmeye başlayan Mes’ûd Efendi, kısa zamanda âlimler arasına girdi. Zamanının âlimlerinden aklî ve naklî ilimleri tahsil etti. Şeyhülislâm Es’ad Efendi’nin hizmetinde bulunup, onun yanında mülâzim (stajyer) olarak vazîfe yaptı. Çeşitli medreselerde müderrislik yapıp, ilim öğretmekle meşgûl oldu. Haleb ve Bursa kadılıklarında vazîfelendirildi. 1061 (m. 1651)’de Anadolu kadıaskerliğine ta’yin olundu. Cesur ve açık sözlü oluşuyla, devlet adamlarının dikkatini çekti. Dördüncü Mehmed Hân’ın iltifât ve ihsânlarına kavuştu. 1064 (m. 1654) senesinde Rumeli kadıaskerliğine ta’yin edilmişse de, ta’yin emri kaldırılıp, Anadolu kadıaskerliği vazîfesi yeniden kendisine verildi. 1066 (m. 1656) senesinde Memik-zâde Mustafa Efendi’nin yerine şeyhülislâmlık makamına getirildi.

Cesur, doğru sözlü, hak ve adâletten ayrılmayan, devlet erkânının kusurlarını bile söylemekten çekinmeyen Mes’ûd Efendi’nin zamanında, “Vak’a-i Vakvâkiyye” diye bilinen meşhûr Çınar Olayı meydana gelmiştir. Kadıaskerliği zamanında, vezirlerin davranışlarına i’tirâz edip; “Şöyle olması daha ma’kûldür” dediği gibi, şeyhülislâm olduktan sonra da dîvân meclisinde sözünü esirgemeyip hak bildiğini söylemekten çekinmezdi.

Şeyhülislâmlığı müddetince, devletin varlığını ve bütünlüğünü korumaya çalıştı. 1066 (m. 1656) senesinde şeyhülislâmlık vazîfesinden alınıp, Diyarbakır kadılığına ta’yin edildi. Diyarbakır’a acele olarak gitmek üzere, bir grub askerle birlikte Bursa’ya gönderildi. Bursa’da vefât etti.

Hocazâde Mes’ûd Efendi; âlim, ileri görüşlü, açık gözlü ve hak bildiğini söylemekten çekinmezdi. Kâdılık ve şeyhülislâmlık yaptığı müddet içinde hak ve adâletten ayrılmadı. Konuştuğu zaman karşısındaki kimseyi ikna ederdi.

Dîvân nazmı (şiiri) nev’inde yazılmış şiirleri vardır.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Devhat-ül-meşâyıh

2) Kâmûs-ül-a’lâm cild-6, sh. 4279