Osmanlı âlimlerinden. Yirmialtıncı Osmanlı şeyhülislâmıdır. İsmi, Es’ad’dır. Yirmiikinci Osmanlı şeyhülislâmı Hoca Sa’düddîn Efendi’nin oğlu olduğu için Sa’düddîn-zâde diye bilinir. 978 (m. 1570) senesinde İstanbul’da doğdu. 1034 (m. 1625) senesinde İstanbul’da vefât etti. Eyyûb Sultan’da babasının ve kardeşinin yanına defnedildi.
İlk tahsilini babasından yaptı. Molla Tevfîk el-Geylânî’den de ilim tahsil etti. Aklî ve naklî ilimlerde yüksek dereceye ulaştı. Evliyânın büyüklerinden Azîz Mahmûd Hüdâyî Efendi’ye talebe olup, ondan ma’nevî feyz aldı. Genç yaşında ilim öğretmeye başlayıp, onsekiz yaşında iken, 996 (m. 1588) senesinde Haseki Medresesi müderrisliğine getirildi. 998 (m. 1590) senesinde babası Sa’deddîn Efendi yerine, Sahn-ı semân medreselerinden birine ta’yin edildi. 999 (m. 1591) senesinde, birâderi Mehmed Efendi’nin yerine Yavuz Selîm Medresesi müderrisliğine getirildi. 1000 (m. 1592) senesinde Süleymâniye medreselerinden birine ta’yin edildi. 1001 (m. 1593) senesinde, Süleymâniye Dâr-ül-Hadîsi müderrisliğine terfi ettirildi. 1004 (m. 1595) senesinde Edirne kadılığına ta’yin edildi. Aynı sene içinde Anadolu kadıaskerliğine, 1007 (m. 1598)’de de İstanbul kadılığına getirildi. 1008 (m. 1599) senesinde bu vazîfeden kendi isteği ile ayrıldı. 1010 (m. 1601) senesinde tekrar Anadolu kadıaskerliğine ta’yin edildi. 1012 (m. 1603)’de Rumeli kadıaskerliğine terfi ettirildi. 1017 (m. 1608) senesinde bu vazîfeden ayrılıp kendi evine çekilip ilim ve ibâdetle meşgûl oldu. 1023 (m. 1614) senesinde hac ibâdetini yerine getirip, Peygamber efendimizin (s.a.v.) mübârek kabr-i şerîfini ziyâret etti. Orada Kasîde-i Bürde’ye tahmis (beşleme) yazdı. 1024 (m. 1615)’de hac dönüşünde Karaman’a geldiği zaman birâderi olan Şeyhülislâm Mehmed Efendi’nin vefât ettiği ve yerine kendisinin şeyhülislâm ta’yin olunduğu haberini duydu. O zaman 45 yaşındaydı. Sultan Birinci Ahmed ve Birinci Mustafa zamanlarında şeyhülislâmlık yapan Mehmed Es’ad Efendi, Sultan İkinci Osman zamanında da Pâdişâhın müsteşarı durumuna geldi. Pâdişâh Sultan İkinci Osman, Mehmed Es’ad Efendi’nin kızı Akile Hanım’la evlenince pâdişâh ailesine olan yakınlığı Şeyhülislâm’ın i’tibârını daha da yükseltti. Sultan İkinci Osman’la birlikte 1030 (m. 1620)’da Lehistan seferine katıldı, ihtiyârlığı ve rahatsızlığı sebebiyle Boğdan’dan geri döndü.
Sultan İkinci Osman (Genç Osman)ın 1031 (m. 1622)’de tahttan indirilip şehîd edilmesinden sonra, şeyhülislâmlık vazîfesinden ayrıldı. Bu birinci şeyhülislâmlığı 6 yıl 10 ay 20 gün sürmüştür. Yerine Zekeriyyâ-zâde Yahyâ Efendi şeyhülislâm olarak ta’yin olundu. Dördüncü Murâd Hân pâdişâh olunca, 1032 (m. 1623) senesinde Mehmed Es’ad Efendi tekrar şeyhülislâmlık makamına getirildi. Bu şerefli vazîfeyi yürütürken, 1034 (m. 1625) senesinde vefât etti. Şeyhülislâmlık müddeti, toplam 8 sene altı aydır.
Sa’düddîn-zâde Mehmed Es’ad Efendi, zamanında aklî ve naklî ilimlerde yüksek ve benzeri olmayan bir zât idi. Zâhid, dürüst, çalışkan, zekî ve ileri görüşlü idi. Bütün güzel huylar ile kendini süslemişdi. Onun ilmi ve fazileti husûsunda, zamanının bütün âlimleri ittifâk etmişlerdir. Kâdılık ve şeyhülislâmlık yaptıkları müddet içinde hak ve adâletten ayrılmadı.
Molla Tevfîk el-Geylânî anlatır, “Ben, Nâsıriyye Medresesi’nde müderris idim. Kudüs kadısı Molla Abdullah ile birlikte Beyt-i Makdîs’i ziyâret etmek niyetiyle Kudüs’e gittim. Bu sırada Kudüs kadısı Molla Abdullah; “Osmanlı âlimlerinden Muhammed Es’ad Efendi’den daha yükseğini görmedim” diyerek onun keskin zekâsını, ince anlayışını ve ilminin yüksekliğini anlattı.”
Sa’düddîn-zâde Mehmed Es’ad Efendi; fazilet sahibi, Allahü teâlâya ibâdet etmekle meşgûl olan, haramlardan ve şüphelilerden kaçan bir zâttı. Tasavvufda Azîz Mahmûd Hüdâyî hazretlerinin talebesiydi. Cömert, kerem sahibi, bütün insanlara iyilik yapmayı sever, fakir ve ihtiyâç sahibi kimselere yardım ederdi.
Hac ibâdetini yapmak ve Resûlullahın (s.a.v.) kabr-i şerîfini ziyâret etmek için gittiğinde, Haremeyn (Mekke ve Medine) de bulunan bütün fakirlere bol yardım ve ihsânlarda bulundu. Onun bu cömertliği meşhûr olup, dillerde dolaşır hâle gelmiş idi.
Dînî hükümlerde sözü delîl olan, devlet işlerinin ve sırlarının emânet edilebildiği bir zât idi. Zulmün yok edilmesinde, adâletin yerine getirilmesinde, son derece gayret sahibi idi.
Sultan Birinci Osman Gâzî’ye kayınpeder olan Şeyh Edebâlî’den sonra, Sa’düddîn-zâde Mehmed Es’ad Efendi de, Sultan İkinci Osman’ın (Genç Osman’ın) kayınpederi olmuştur.
Mehmed Es’ad Efendi’nin bu güzel husûsiyetleri yanında şairliği de vardır. Arabça, Farsça ve Türkçe olarak yazdığı şiirlerinden meydana gelen bir “Dîvân” ile birlikte şu eserleri de vardır: 1-Fedâil-i Cum’a, 2-Tahmîsü-Kasîde-i Bürde, 3-Gül-i Handan (Gülistan Tercümesi), 4-Zeyl-i Tâc-üt-Tevârih, 5-Manzûm Tercüme-i Şemail.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Şakâyık-ı Nu’mâniyye zeyli (Atâî) sh. 690
2) Devhat-ül-meşâyıh sh. 44
3) Hulâsat-ül-eser cild-1, sh. 396
4) Osmanlı Müellifleri cild-2, sh. 22
5) Tabakât-üs-seniyye cild-2, 167
6) Solak-zâde Târihi sh. 705
7) Peçevî Târihi cild-2, sh. 346
8) Fezleke cild-2, sh. 12
9) Nâimâ Târihi cild-2, sh. 232
10) İlmiye Salnamesi sh. 437