Osmanlı âlimlerinden. İsmi Muhammed bin Hasen’dir. Kastamonuludur. Hasen-zâde diye meşhûr olmuştur. “Kastamonî” diye de bilinir. 1014 (m. 1605) senesinde Kastamonu’da doğdu. 1085 (m. 1674) senesinde Mısır’da vefât etti.
Küçük yaşından i’tibâren babasının terbiyesinde yetişti. Kendisinden birçok kimselerin ilim öğrenip yükseldiği derin âlim olan babasından ilim tahsil etti. Daha sonra Şeyhülislâm Yahyâ bin Zekeriyyâ Efendi’nin hizmetine kavuştu. Uzun müddet ondan aklî ve naklî ilimleri tahsil etti. Bu arada tasavvufa yöneldi. Halvetiyye yolu büyüklerinden Abdülmecîd Sivâsî’ye talebe olup, feyz aldı. Uzun müddet onun hizmetinde de bulunup ma’nevî yüksek derecelere kavuştu, İstanbul’da birçok medreselerde müderris olarak vazîfe yapıp, talebe yetiştirdi. Yavuz Selîm Medresesi müderrisliğini altı sene müddetle yürüttü. Sonra Süleymâniye Medresesi’ne nakledildi, İzmir kadılığına ve daha sonra Eyyûb kadılığına ta’yin edildi. Galata kadılığını yürütmekte iken Mısır kadılığına ta’yin olunan Muhammed Efendi, orada üç ay kadar kaldıktan sonra vazîfeden alındı. Çocukluk arkadaşı Behâî Efendi şeyhülislâm olunca, 1060 (m. 1650) senesinde Şam kadılığına ta’yin edildiyse de, yedi gün sonra ikinci defa Mısır kadılığına getirildi. Bir müddet sonra bu vazîfeden alındı ve Şam’a geldi. Orada dört ay kaldı. Hac ibâdeti için niyetlendi ise de gidemedi. Behâî Efendi tekrar şeyhülislâmlığa getirilince, Hasen-zâde Muhammed Efendi’yi İstanbul kadılığına getirdi. Anadolu kadıaskerliğine de ta’yin olunan Muhammed Efendi hac ibâdetini yerine getirmek üzere yola çıktı. Konya’ya ulaştığı zaman, Mevlevi dergâhına gidip, Mevlevilik tâcını giydi. 1071 (m. 1660) senesinde Şam’a ulaşınca, Şam kâfilesiyle birlikte hac yolculuğuna devam etti. Hac ibâdetini yaptıktan sonra Mısır’a döndü. Dünyâdan ve dünyâ lezzetlerinden yüz çevirip Mısır’a yerleşti. Mısır’dan kendine bir ev satın alıp, İstanbul’daki evini sattı, İbâdet, tâat ve zikirle meşgûl oldu. İnsanlara Allahü teâlânın dînini ve sevgili Peygamberimizin güzel ahlâkını anlatmaya devam etti. Ölünceye kadar Mısır’dan ayrılmadı. İbâdet, tâat ve ilimle meşgûl iken orada vefât etti.
Hasen-zâde Muhammed Efendi, Anadolu’da yetişen âlimlerin ileri gelenlerinden olup, yüksek ilim ve ma’rifet sahibi bir zât idi. Yumuşak huylu ve güzel ahlâk sahibi idi. Her işinde Allahü teâlânın rızâsını gözetir, dünyâya ve dünyâ lezzetlerine önem vermez idi. Arabça ve Türkçe şiirleri olan Hasen-zâde Muhammed Efendi, şiirlerinde “Şifâî” mahlasını kullanırdı. Halvetiyye ve Mevleviyye yollarından feyz almış olan bu zâtın, Türkçe şiirlerinin bulunduğu “Münşeât” adlı bir eseri vardır.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Hulâsat-ül-eser cild-3, sh. 435