Evliyânın büyüklerinden. İsmi, Abdülkâdir bin Abdullah bin Abdullah Ayderûsî, Yemenî, Hadramûti ve Hindî’dir. Künyesi Ebû Bekr olup, lakabı Şemsüş-şümûs Muhyiddîn’dir. 978 (m. 1570) senesinde Hindistan’ın Ahmedâbâd şehrinde doğdu. 1038 (m. 1629) senesinde orada vefât etti. Kabri ziyâret mahallidir.
Babası, o daha dünyâ gelmeden onbeşgün önce, rü’yâsında evliyâdan Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî, Şeyh Ebû Bekr Ayderûs ve başkalarını gördü. Abdülkâdir-i Geylânî, ona bir isteği bir arzusunun olup olmadığını sordu. O da doğacak oğlu için hayır duâ istedi. Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri de oğluna, Ebû Bekr künyesi ve Muhyiddîn lakabını vermesini söyledi. O da doğacak oğlunun şan ve şerefinin üstün olacağını bu hâdiseden anladı, Ayderûsî’nin diğer kardeşleri, küçük iken vefât ettiler. Ayderûsî, ailesi tarafından sevgi ve muhabbetle yetiştirildi. Ailesinden ilim ve edeb öğrendi. Zâten baba ve dedeleri âlim ve evliyâ zâtlar idi.
Bir zaman, o beldenin vâlisi gelip, bir işi husûsunda Ayderûsî’nin babasından duâ istedi. Ayderûsî o zaman küçük idi ve orada bulunuyordu. Vâli müşkülü olduğu mes’elesini anlattı. O zaman küçük Ayderûsî, Saf sûresinin onüçüncü âyet-i kerîmesini okuyuverdi. O zaman babası vâliye; “Cevâbını bu çocuk verdi” buyurdu. Daha sonra vâlinin mes’elesi halloldu. Ayderûsî’nin annesi sâliha bir hanım olup çok cömert idi. Ramazan ayının bir Cum’a günü vefât etti. Son sözü Kelime-i tevhîd oldu. Ayderûsî annesine çok hürmet ve hizmet edip, onun hayır duâsını kazandı.
Ayderûsî, tahsil hayâtını şöyle anlatır: “Kur’ân-ı kerîm okumayı babamdan öğrendim. Âlim ve velî zâtlar huzûrunda hatim okudum. Kırâat ilminden sonra, birçok âlimden çeşitli ilim dallarında ders gördüm, İcâzet aldım. Allahü teâlânın izniyle eser tasnifi ile meşgûl oldum.”
Ayderûsî, ihyâ kitabını çok medhederdi. Yemen ve Mısır’a seyahat etti. Tekrar Hindistan’a döndü. Din, fen ve tasavvuf ilimlerinde derya oldu. Çok talebe yetiştirdi. Âlimler, sohbetinde bulundular ve talebesi olmakla şereflendiler. Bunlardan ba’zıları şunlardır: Seyyid Cemâlüddîn, Bedrüddîn Hasen bin Dâvûd Hindi, Muhammed bin Yahyâ, Fakîh Ahmed bin Muhammed, Şihâbüddîn Ahmed bin Rebî’, Ahmed bin Abdülhak.
Ticâret ehli ve vâlilerden de talebeleri vardı. Âlimler kendisini çok medhettiler.
Ayderûsî çok eserler yazdı. Bunlardan ba’zıları şunlardır: 1- El-Fütuhât-ül-kuddûsiyye fil hırkat-il-Ayderûsiyye, 2- El-Hadâik-ül-hadâra fî sîret-in Nebi (s.a.v.) ve eshâb-il-Aşera, 3- İthâf-ül-Hadrat-il-azîze bi uyûn-is-Seyr-il-vecîze, 4- El-Müntehâb-ül-Mustafâ min ahbâri mevlid-i Mustafâ, 5- El-Minhâc ilâ ma’rifet-il-Mi’râc, 6- El-Enmûzec-ül-latîf fî ehli Bedr-iş-şerîf 7- Eshâb-ün-necât ven-Necâh fî ezkâr-il-mesâi ves-sabâh, 8- Ed-Dürr-üs-semîn fî beyân-il-mühîm min ilm-iddîn, 9- El-Havâş-ür-reşîka alel urvet-il-vüskâ, 10- Minah-ül-Bâri bi hatm-i Sahîh-il-Buhârî, 11- Ta’rîf-ül-İhyâ bi fedâil-il-İhyâ, 12- Ikd-ül-lâl bi fedâil-il-i’lâl 13-Hidmet-üs-sâde, 14- Bugyet-ül-Müstefîd fî şerhi tuhfet-il-mürîd, 15-En-Nefhat-ül-anberiyye, 16- Gâyet-ül-kurb, 17- İthâfü ihvân-is-safâ biş-şerhi tuhfet-iz-zurefâ bi esmâ-il-Hulefâ, 18-El-Feth-ül-Kudsî fî tefsîri âyet-il-Kürsî, 19- Sıdk-ül-vefâ, 20- En-Nûr-us-sâfir an-ahbâr-il-karn-il-âşir, 21- Dîvânü şi’r.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-5, sh. 288
2) Hulâsat-ül-eser cild-2, sh. 440
3) Esmâ-ül-müellifîn cild-1, sh. 600
4) El-A’lâm cild-4, sh. 39
5) En-Nûr-us-sâfir sh. 300
6) Brockelmann Sup-2 sh. 617