Osmanlı âlimlerinden. Zeyrek ismiyle meşhûr Muhammed bin Mahmûd Efendi’nin oğludur. Zeyrek-zâde diye tanınır. İsmi Ahmed, lakabı Rükneddîn’dir. Zeyrek-zâde Rükneddîn bin Muhammed Efendi diye meşhûrdur. Doğum târihi ve yeri bilinmemektedir. 939 (m. 1532)’da Edirne’de vefât etti. Orada yaptırdığı mektebin yanında medfûndur.
Kendisi çok küçük yaşta iken babası, Zeyrek Muhammed Efendi vefât etti. Babasız olarak yetişen Rükneddîn Ahmed Efendi, ilim öğrenme çağına gelince; Sinân Paşa, Hocazâde, Hatîb-zâde ve o zamanda bulunan başka âlimlerden ilim öğrendi. Kıymetli bir âlim olarak yetişti. Zamanın sultânı olan Fâtih Sultan Mehmed Hân (r.a.), onu Bursa’da Vâ’ızıyye Medresesi’ne müderris olarak ta’yin etti. Mezkûr medresede vazîfe yapmakta iken, ilmini ilerletmek, Derviş Muhammed bin Hızır-Şâh’dan okumak için ayrıldı ve o büyük âlimin hizmetine girdi.
Derviş Muhammed’in yanında ilmî kemâlâta kavuştuktan sonra; Kütahya’da Germiyanoğlu, İnegöl’de İnegöl, Bursa’da Yıldırım Bâyezîd, İznik’de İznik ve Sultan medreselerinde müderrislik yaptı. Sultan Bâyezîd-i Velî, Amasya’da yaptırdığı ve kendi ismi ile bilinen medreseye, Zeyrek-zâde’yi müderris ve aynı zamanda Amasya müftîsi olarak ta’yin etti. Bu vazîfelere devam ederken, yine Sultan Bâyezîd-i Velî tarafından, Sultâniyye Medresesi’nde ve Bursa’da Muradiye Medresesi’nde müderris olarak vazîfelendirildi. Buralarda da çok güzel vazîfe yapıp, çok talebe yetiştirdikten sonra ayrılıp, kadılık mesleğine yöneldi. Edirne ve İstanbul kadılıklarında, Anadolu ve Rumeli kadıaskerliklerinde bulundu. Her vazîfesinde, her işinde Seyyid-ül-mürselîn olan Sevgili Peygamberimize (s.a.v.) tam tâbi olarak hareket etti. Allahü teâlânın emirlerini yerine getirir. O’nun yasaklarından da şiddetle kaçınırdı. Bu emir ve yasakları insanlara anlatırdı.
921 (m. 1515) senesinde, İkinci Selim Hân tarafından, Mısır sultânı Kansu Gavri’ye sefir (elçi) olarak gönderildi. Zeyrek-zâde Rükneddîn (r.a.) bir sene sonra döndüğünde, Rumeli kadıaskerliği vazîfesine devam etti. 924 (m. 1518)’de emekli oldu. Emekliliğinden sonra havası ve suyu çok hoşuna gittiği için Edirne’de yerleşti. Orada bir mekteb yaptırdı. 939 (m. 1532)’da vefât edince, bu mektebin bahçesine defnedildi.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Şakâyık-ı Nu’mâniyye cild-1, sh. 351
2) Şakâyık-ı Nu’mâniyye tercümesi (Mecdî Efendi) sh. 326
3) Sicilli Osmânî cild-2, sh. 416