Fâtih Sultan Mehmed Hân zamanında, Anadolu’da yetişen âlimlerden. Muhammed Efendi’nin babası, Mahmûd Hüseynî’dir. Doğum târihi bilinmemektedir. Hacı Bayram-ı Velî hazretlerinin yüksek talebelerinden olup, çok zekî olduğu için, hocası tarafından “Zeyrek” lakabı verildi. Daha çocuk iken Hacı Bayram-ı Velî’nin talebesi oldu. Tasavvuf ilminde de çok yükseldi. Allahü teâlânın zâtına ve sıfatlarına âit ince bilgileri elde etti. Molla Hızır Şâh’a da talebelik yapıp, çok ilim tahsil etti. Önce Bursa’da, Sultan Murâd Hân Gâzî Medresesi’nde müderrislik yaptı. İstanbul’un fethinden sonra, Sultan Fâtih’in yaptırmış olduğu Semâniyye medreselerinden birine ta’yin edildi. Bugün “Zeyrek” adı ile anılan semtte otururdu. Aldığı günlük ücretin yirmi akçesini, kendi ihtiyâçlarına ayırır, geri kalanını hocası Hacı Bayram-ı Velî hazretlerinin tekkesindeki talebelerine gönderirdi. Medresede, talebelerine ders okuttuktan sonra, kalan vakitlerini ibâdetle ve Kur’ân-ı kerîm okumakla geçirirdi. Fâtih Sultan Mehmed Hân’ın huzûrunda, Molla Hüsrev’in hakemliği altında, Bursalı âlimlerden Hocazâde ile bir hafta süren ilmî münâzaradan sonra Bursa’ya gidip Muradiye’ye yerleşti. Ömrünün sonuna kadar Bursa’da kaldı. Günlerini ibâdetle geçirdi. Sultan Fâtih’in ısrarlı da’vetlerine rağmen İstanbul’a dönmedi ve teklif ettiği yüksek vazîfeleri kabûl etmedi. “Uzleti tercih eden kimse için izzet (şeref) vardır” hadîs-i şerîfine uyarak, yalnız yaşamayı tercih etti. 912 (m. 1506) târihinde Bursa’da vefât etti. Kabri, Pınarbaşı mevkiindeki dergâhın yanındadır, ilim hakkında yazdığı bir risalesi vardır. Ayrıca bunun yanında, mu’teber ve kıymetli kitaplara yaptığı haşiyeleri çok güzeldir. Güzel şiirleri bulunan bu zâtın, bir gazeli, “Güldeste-i Riyâz-ı irfan” adındaki eserde yazılıdır. “El-İşârât ven-nezâir” kitabının sahibidir.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Osmanlı Müellifleri cild-1, sh. 319
2) Güldeste-i Riyâz-ı İrfan sh. 270