YÖRÜK MUSLİHUDDÎN

Kanunî Sultan Süleymân Hân zamanı âlimlerinden. Aslen, Hamîd ve Teke vilâyetleri (Antalya, Isparta, Burdur havâlisi) yaylalarında konup göçen, hayvancılıkla geçinen yörüklerdendir. Doğum târihi bilinmemektedir. Yörük Muslihuddîn Efendi adıyla tanınırdı. 977 (m. 1569) senesinde Muharrem ayında, emekli iken vefât etti.

Yörük Muslihuddîn Efendi, dağlarda hayvanları ile konup göçerken, ilimle meşgûl olmak istedi. O zamanın âlimlerinden Çivi-zâde Efendi’nin hizmetinde bulundu ve ondan ilim tahsil etti. Daha sonra Kadıasker Abdulvâsi’ Efendi’nin yanına gitti. Bir müddet ondan ilim tahsil etti ve ona mülâzım oldu. Abdulvâsi’ Efendi, Dimetoka’da bir medrese yaptırdı. (Dimetoka bugün Yunanistan sınırları içindedir.) Medresenin 930 (m. 1523) târihlerinde yaptırıldığı sanılıyor. Muslihuddîn Efendi, müderrislik hayâtına ilk defa bu medresede başladı.

940 (m. 1533) senesi Şevval ayında, büyük İslâm âlimi Şeyhülislâm İbn-i Kemâl vefât etti. Yerine Sa’dî Şa’dullah Çelebi şeyhülislâm olarak ta’yin edildi. Molla Muslihuddîn’in hocası Abdulvâsi’ Efendi, o sene vazîfesinden ayrılıp Hicaz’a gitti ve oraya yerleşti. Muslihuddîn Efendi Dimetoka’da zâhidâne bir şekilde günlerini geçiriyordu. Bir taraftan da medresede talebelere ders veriyordu. Böylece ibâdet ve tâatle yaşarken bir yandan da ilimden uzak kalmıyordu. On sene kadar bu şekilde geçti.

Molla Muslihuddîn Efendi’nin zühdü, salâhı, iffeti ve güzel ahlâkı, devlet ileri gelenleri tarafından da yakînen biliniyordu. Âlim ve sâlih bir zât olduğundan, Kanunî Sultan Süleymân’ın büyük oğlu Şehzâde Cihangir’e hoca ta’yin edildi. Sadr-ı a’zam Rüstem Paşa ve diğer devlet ileri gelenleri onu çok severlerdi. Hattâ ba’zı mühim devlet işlerinde ona danışır, fikirlerinden istifâde ederlerdi. 970 (m. 1562) senesinde Şehzâde Cihangir genç yaşta vefât edince, emekli oldu. Tekrar Dimetoka’ya döndü. Orada ibâdet ve tâatle ömrünü geçirdi.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Şakâyık-ı Nu’mâniyye zeyli (Atâî) sh. 123, 124

2) Sicilli Osmanî cild-4, sh. 494