SEMHÛDÎ (Şerîf Ali bin Abdullah)

Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerinden. İsmi, Ali bin Abdullah bin Ahmed bin Ebi’l-Hasen Ali bin Îsâ bin Muhammed bin Îsâ el-Hasenî es-Semhûdî el-Mısrî’dir. Hazreti Hasen bin Ali bin Ebî Tâlib’in ahfâdından (torunlarından) idi. Bunun için “Şerîf Semhûdî” diye meşhûr oldu. Künyesi Ebü’l-Hasen ve lakabı da Nûreddîn’dir. Mısır’da, babasının kadı olduğu Semhûd şehrinde, 844 (m. 1440) senesi Safer ayında dünyâya geldi ve orada büyüdü, ilk olarak, babası tarafından 853 (m. 1449) yılında Kâhire’ye götürüldü. Daha sonraları, gerek yalnız ve gerekse babası ile, çeşitli vesilelerle bu şehre birçok defa gidip geldi. Bu ziyâretleri esnasında, zamanının en meşhûr âlimleri ile tanışıp, onlardan çeşitli ilimleri tahsil etti. Evliyânın büyüklerinden Zeynüddîn-i Irâkî’den tasavvuf ilminin yüksek ve ince ma’rifetlerini elde etti. Bu zât, ona hırka giydirdi. 870 (m. 1465) senesinde ilk defa hacca gitti ve Medîne-i münevvereye yerleşti. Peygamber efendimizin (s.a.v.) mübârek mescidi yanında bir hücrede ikâmet etmeye başladı. Bir müddet sonra buradan ayrıldı. Bâb-ür-Rahme yanında Temîm-üd-Dârî’nin evi olarak bilinen bir meskeni kiralayıp, oturdu. Medine’ye geldiğinde, Mescid-i Nebî’nin 654 (m. 1256) senesindeki yangından sonra yapılan ta’miratların, aslına uygun bir şekilde yapılmamış olduğunu gördü. Bu mübârek yer, aşağı-yukarı 200 yıllık bir zaman geçmiş olmasına rağmen, çok sathî ve yetersiz bir şekilde ta’mir edilmişti. Mescid’in eski hâlini araştırıp, aslına uygun bir şekilde yapılmasını tavsiye eden bir eser kaleme aldı. Bizzat, Mescid-i Nebî’nin ta’miri ve yanına bir kütüphâne inşâsı ile uğraştı. Çok kitap yazdı. 881 (m. 1476) senesinde, ikinci defa hac yapmak üzere Mekke-i mükerremeye gitti. Kendisinin bulunmadığı bu sırada, Medine’de Mescid-i Nebî yanındaki kütüphâne, mescidi de harabe hâline getiren yangında kül oldu. Buna çok üzülen Semhûdî, hacdan dönünce Mısır’a gitti ve Semhûd şehrinde bulunan ihtiyâr annesini ziyâret etti. Annesi, Bu ziyâretten on gün sonra vefât etti. Annesinin cenâzesinin defninden sonra Kâhire’ye gitti. Sultan Eşref Kayıtbay kendisini kabûl edip, maaş bağladı. Çok ihsân ve ikramlarda bulundu. Nezâreti kendisine tevdî edilen Medine kütüphânelerini ta’mir ve tezyin etmek, eksikliğini tamamlamak üzere çok miktarda altın ve kıymetli kitaplar verdi. Kudüs-i şerîfi ziyâret ettikten sonra, 890 (m. 1485) yılı sonlarına doğru Medîne-i münevvereye döndü. Bu sırada Temîm-üd-Dârî’nin evinin satılığa çıkarılmış olduğunu gördü. Bunu satın alıp iyice ta’mir ettirdi. Evlenip çoluk-çocuk sahibi oldu. Herkese iyilik eder ve ilim öğrenmek için gelen talebelere ders okuturdu. 911 (m. 1506) senesi Zilka’de ayının onsekizinde, Medine’de vefât etti. Kabr-i şerîfi Cennet-ül-Bakî’ kabristanında, Seyyid İbrâhim ile İmâm-ı Mâlik hazretlerinin kabirleri arasında bulunmaktadır.

Şerîf Semhûdî, daha küçük yaşta Kur’ân-ı kerîmi ve “Minhâc” kitabını ezberlemişti. Uzun zaman babasının yanında kalıp ilim tahsil etti. Babası ile karşılıklı müzâkere ederek, “Minhâc” kitabına Celâleddîn-i Mahallî’nin yaptığı şerhini ve “Şerh-ül-behce”nin yarısını okudu. Bunun diğer yarısını da dinliyerek öğrendi. Ayrıca, Şafiî usûlüne dâir “Cem’-ul-cevâmi’” adındaki eseri, İbn-i Mâlik’in “Elfiye”sinin yarısını da babasından okudu. Yine babasından, “Buhârî”yi ve Münzirî’nin “Muhtasar-ı Müslim” adındaki hadîs kitabını dinledi. Babasıyle ve yalnız olarak, Kâhire’ye çok gidip geldi. İlk gelişinde, Şemseddîn Cevcerî’den fıkıh, usûl ve edebiyat ilimlerini tahsil etti. Ayrıca ondan, İbn-i Hişâm’ın “Tavdîh” kitabının hepsini ve “Hazreciyye”nin şerh ve haşiyelerini, Veliyyüddîn Ahmed’in “Şerh-ül-behce” sini, Celâleddîn-i Mahallî’nin “Şerh-ül-Minhâc”ının çoğunu okuyarak ve kalanını da dinliyerek öğrendi. Yine “Şerhu Cem’ıl-cevâmi’” kitabının çoğunu ondan dinledi. Bizzat müelliflerinden okuyup, dinlediği eserler de çoktur. Menâvî ile çok bulundu. “Minhâc” kitabının tamâmını, iki ayrı mecliste ondan okumuştu. Ayrıca “Tenbîh”, “Hâvî” ve “Behce” adındaki eserlerin şerhlerini müelliflerinden okudu. “Şerhu Elfiye-i Irâkî’den ve Nevevî’nin “Bostân-ül-ârifîn”inden birer bölümünü, “Risâle-i Kuşeyrî”nin hepsini müelliflerinden okudu. Ayrıca defalarca “Sahîh-i Buhârî’yi, “Sahîh-i Müslim”den bir bölümü, Bârizî’nin “Muhtasaru Câmi’ ıl-usûl”ünü ve “Beydâvî” tefsîrinin sonunu da okumuştu.

Yine Şerîf Semhûdî, Necmeddîn bin Kâdı Aclûn’un huzûrunda “Minhâc”ın tashihinin bir bölümünü, Şemseddîn-i Bâmî’den “Şerh-ül-behce”nin bir bölümünü, Zeyneddîn Zekeriyyâ’dan Esnâî’nin “Şerh-ül-Minhâc”ını ve onun ferâiz ilmine dâir İbn-ül-Hâim’in “Manzûme”sine yaptığı şerhinin çoğunu, Şemseddîn-i Şirvânî’den Teftâzânî’nin “Akâid-i Nesefî’yye şerhi”ni ve İsfehânî’nin “Şerh-ı Tavâlî’ “sinin çoğunu okudu. Mekke’de onunla, kelâm ilmine dâir birçok mes’eleleri mübâhase ve müzâkere ettiler. “Keşşâf” tefsîrinin bir bölümünü, “Telhis” kitabı üzerine Sa’düddîn-i Teftâzânî’nin yaptığı “Muhtasar”ın çoğunu, “Mutavvel”den birazını, Seyyid Ibrî’nin “Şerh-ül-Minhâc-il-aslî”sini ve daha başka eserleri okuyup, ilim tahsil etti.

Semhûdî, Alemüddîn Bülkînî’nin ve Kâmiliyye Medresesi İmâmı Kemâleddîn’in derslerinde de hazır bulunarak ondan çok ilim öğrendi. Tasavvuf ilimleriyle de çok meşgûl olan Semhûdî’ye hırka giydirdi ve zikrullahı telkin etti. Sa’d bin Dîri’den mübâhase ile “Umdet-ül-ahkâm” kitabını okudu. İbn-i Dîrî, Bâmî, Cevcerî gibi âlimler, ders vermesi husûsunda ona izin verdiler. Ders okutmak ve fetvâ vermek husûslarında, birçok mes’elede imtihan ettikten sonra, Şihâbüddîn Şârimsâhî de ona izin vermişti. Beraberce çok mes’eleyi müzâkere ettiler. Nitekim Zekeriyyâ, Celâleddîn-i Mahallî ve Menâvî ile de böyle idiler.

Böylece bu iki husûsta ihtisas kazandı. Menavî’nin torunu ile evlenmesi sebebiyle, onunla sohbeti daha çok oldu. Menavî, Câmi-i Velvî’deki hadîs derslerinde, Sâlihiyye Medresesi’ndeki fıkıh derslerinde onu kendisine yardımcı seçti. Semhûdî’yi kadılık merkezinin avlusunda küçük bir odaya yerleştirdi Kendisine kadı yardımcılığını teklif etti. Önce bu vazîfeden kaçındı ise de, sonra kadılık hizmetlerinin bütün idâresi kendisine verildi.

Memleketi olan Semhûd’da, Kâhire’de, Medine ve Mekke’de daha birçok âlimden ilim tahsil eden Semhûdî, çok kitap yazdı. Bunlardan “Hülâsat-ül-vefâ” ve “Cevâhir-ül-akdeyn” kitaplarını okuyan, İbn-i Teymiyye’nin ve Vehhâbîlerin bozuk yola sapmış olduklarını iyi anlar. Eserlerinden başlıcaları şunlardır:

1-Hülâsat-ül-vefâ bi-ahbâri dâr-il-Mustafâ: Bu eserde, Medîne-i münevvere şehrinin târihi, topografyası ve Peygamber efendimizin (s.a.v.) kabr-i şerîflerinin ziyâret âdabı çok güzel bir şekilde anlatılmaktadır. Bunu, ilk önce geniş bir plâna göre “El-İktifâ’ bi-ahbâri dâr-il-Mustafâ” adı altında kaleme almıştı. Bir hâmînin isteği üzerine, bu kitabın bir hülâsasını (özetini) hazırlayıp, buna “Vefâ-ül-vâfi” adını verdi. Bu hülâsayı, Medine’de oturduğu zaman, 886 (m. 1481) senesi Cemâzil-âhır ayının yirmidördünde tamamlamıştı. Medine’de kütüphânesi yandığı zaman, bu eser Mekke’de yanında idi. Bu sayede eserinin başlıca muhtevâsı kurtulmuş oldu. Daha sonra bu hülâsanın daha yeni bir şeklini meydana getirdi ki, bu ba’zı yazmalarına ve matbû’ nüshalarına göre, 893 (m. 1488) yılında tamamlamış ve “Hülâsat-ül-vefâ” adını vermiştir. 2-Cevâhir-ül-akdeyn fî fadl-iş-şerîfeyn şeref-il-ilm-il-celî ven-neseb-il-âlî. 3-Emniyyet-ül-mü’tenîn bi-ravdat-it-tâlibîn: Nevevî’nin eserinin şerhidir. 4-İkmâl-ül-mevâhib: “El-Mevâhib-ül-kerîm” adındaki eserin zeylidir. 5-Envâr-üs-seniyye fî ecvibeti es’ilet-il-Yemeniyye. 6-İzâh-ül-beyân limâ erâdehu’l-hüccete men leyse fil-imkân ebde’a mimmâ kâne. 7-Dürer-üs-semût: Abdestin şartlarını bildiren bir eserdir. 8-Def’ut-taarruz vel-inkâr libastı ravdat-il-muhtâr. 9-Zirvet-ül-vefâ bi-ahbâri dâr-il-Mustafâ 10-Şerh-ul-izâh: İmâm-ı Nevevî’nin, haccın rükünleri hakkındaki eserinin şerhidir. 11- Şifâ-ül-eşrâk li-hükmi mâ yeksiru bey’uhû fil-esvâk. 12-Tîb-ül-kelâm bi-fevâid-il-İslâm. 13-Ikd-ül-ferîd fî ahkâm-it-taklîd. 14-El-Gumar alel-lümâz fî ehâdîs-il-mevzû’a. 15-El-Lü’lü’-ül-mensûr fî nasîhat-il-vülâtil-umûr. 16-El-Muharrer fî ta’yîn-it-talâk. 17-Minyet-ül-mu’tedîn bi-ravd-ıt-tâlibîn. 18-Mevâhib-ül-kerîm-ül-fettâh fil-mesbûkı vel-müştegılı bil-istiftâh.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-7, sh. 129

2) Ed-Dav-ül-lâmi’ cild-5, sh. 245, 248,

3) Şezerât-üz-zeheb cild-8, sh. 50, 51

4) Esmâ-ül-müellifîn cild-1, sh. 740

5) Keşf-üz-zünûn sh. 194, 210, 614

6) Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye sh. 1064