MUSLİHUDDÎN MUSTAFA YARHİSÂRÎ

Osmanlı âlimlerinden. İsmi, Mustafa bin Evhadüddîn’dir. Lakabı Muslihuddîn olup, Yarhisârî diye bilinir. Doğum yeri ve târihi bilinmemektedir. 911 (m. 1505) senesinde İstanbul kadısı iken vefât etti. İstanbul’da Fâtih semtinde yaptırmış olduğu mescidinin bahçesinde medfûndur.

Zamanının âlimlerinden ilim tahsil ettikten sonra, Sahn-ı semân müderrisi olduğu sırada, Hocazâde’nin ders meclisine katıldı. Onun sohbetlerinde bulunup, ilmî ve ma’nevî yüksekliklere erişti. Ba’zı medreselerde müderris olarak vazîfe yaptıktan sonra, Edirne’de bulunan Eski Câmi Medresesi’ne ve Sahn-ı semân medreselerinden birine müderris olarak ta’yin edildi. Bu arada, fazileti ve ilmî üstünlüğüyle pâdişâh Sultan İkinci Bâyezîd’in dikkatini çekti. İstanbul kadılığına ta’yin edildi. On yıl müddetle bu şerefli vazîfeyi yürütüp, fazilet ve adâletle hükm etti. Kâdılığı esnasında insanlara, Allahü teâlânın yüce dîninin emirlerine uyma, yasaklarından kaçındırma husûsunda yol göstermekte gayret sarf etti. Bid’atlerden şiddetle uzaklaştırmaya çalıştı. Bu yüce ve şerefli vazîfeyi yürütürken vefât etti.

Nakledilir ki: Sultan İkinci Bâyezîd Hân’ın vezirlerinden birisi, Muslihuddîn Mustafa Yarhisâri’ye İstanbul kadılığı vazîfesine ta’yin edildiğini bildirip, vazîfeye başlayın diye söyleyince, bu vazîfeyi kabûl etmek istemedi. Kabûl etmediği Pâdişâh’a arz edilince, Pâdişâh, bizzat kendi el yazısıyla bir mektûbunda; “Kâdılık makamına sen dururken başkasını ta’yin etmek büyük hatâdır. Senin bu makama ta’yin edilmeyi istememen makbûl değildir. Bu makama senin getirilmen benim üzerime vazîfedir” diye yazdı. Bu mektûp Muslihuddîn Yarhisârî’nin eline verilince, onu saygı ile öpüp yüzüne gözüne sürdükten sonra Pâdişâh’ın fermanına uyup bu vazîfeyi kabûl etti.

Muslihuddîn Mustafa Yarhisârî; âlim, faziletli, ilmiyle amel eden, güzel ahlâk sahibi bir zât idi. Zamanındaki bütün ilimlerde yüksek derece sahibi idi. Kâdılık yaptığı müddet içerisinde herkese karşı iyi huylu ve hoş muâmele ile davranırdı. Hüküm vermede keskin bir kılıç gibiydi. Allahü teâlânın dîninin emirlerini yüceltmek için, yüksek gayret sahibi idi. Bu sebeple, zamanının âlimleri, onun ilmî ve ma’nevî üstünlüğünü kabûl ederlerdi. Zayıf ve kimsesizlere çok merhamet eder, onlara zulm edenleri şiddetle cezalandırmaktan çekinmezdi. Bu sebeple, zulm etmek istiyenler ondan çekinirlerdi.

Mustafa Yarhisârî’nin şu kıymetli eserleri vardır: 1- Hâşiyetü alâ Tavâli-ül-envâr, 2- Hâşiyetü alet-Tavzîh, 3-Risâlet-ül-vebâ ve cevâz-ül-firâr.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-12, sh. 243

2) Şakâyık-ı Nu’mâniyye tercümesi (Mecdî Efendi) sh. 223

3) Esmâ-ül-müellifîn cild-2, sh. 433

4) Keşf-üz-zünûn sh. 897

5) Osmanlı Müellifleri cild-2, sh. 53