MUSLİHUDDÎN MUSTAFA NİKSÂRÎ

Kanunî Sultan Süleymân zamanı âlimlerinden. Aslen Tokat’ın Niksar kasabasındandır. Bu bakımdan Niksâri nisbetiyle meşhûr oldu. Niksar’da doğdu. Doğum târihi kaynaklarda bildirilmemektedir. 969 (m. 1562) senesi Rebî’ul-âhır ayının dokuzuncu günü, sabah namazı için abdest alırken İstanbul’da vefât etti. Edirne-kapı dışında, Emîr Buhârî Tekkesi yakınında medfûndur. Vefâtında yaşı 90 civarında idi.

Önce kendi memleketinde ilim öğrenmeye başladı. Oranın âlimlerinden ilim öğrendikten sonra, Muhyiddîn Fenârî’nin derslerine devam etti. Sonra Hocâ-zâde Mehmed Paşa’nın hizmetinde bulundu. 920 (m. 1514) târihinde Edirne’deki Üçşerefeli Medrese’ye müderris olan Tâci-zâde Ca’fer Çelebi yerine nişancı ve mülâzim oldu. Sonra Gelibolu’da Saruca Paşa Medresesi’ne müderris oldu. Buradan Vardar Yenicesi’ndeki Evrenos Bey Medresesi’ne, oradan da Edirne’de Taşlık Medresesi’ne müderris oldu. Bu vazîfesinden alınınca hacca gitti. Hac ibâdetini yerine getirdikten sonra, Pîri Paşa Medresesi’ne müderris oldu.

945 (m. 1538) senesinde, Kara Çelebi yerine Çorlu Medresesi müderrisi oldu. Aynı sene müderrislikten kadılığa geçen Niksâri, Manav Abdi yerine Manisa müftîsi oldu. 947 (m. 1540) senesinde, Bağdad kadılığı Muslihuddîn Mustafa Niksârî’ye verildi. Burada hem kadılık, hem de Mercâniyye Medresesi’nde müderrislik yaptı. Daha sonra Bağdad müftîliği de ona verildi. 953 (m. 1546) senesinde, Bağdad’daki vazîfesinden, Bursa’daki Murâdiyye Medresesi’ne ta’yin edildi. 954 (m. 1547) senesinde Haleb kadılığına getirildi, iki ay sonra tekrar Bursa’ya ta’yin edildi, iki sene sonra vazîfesinden alındı ve emekli oldu. Yerine Kara Çelebi Efendi getirildi. 958 (m. 1551) senesinde Emîr Hasen Çelebi yerine Ayasofya Medresesi müderrisi oldu. Aynı sene Edirne kadısı olan Muslihuddîn Niksâri, 961 (m. 1554) senesinde Taşköprü-zâde yerine İstanbul kadılığına ta’yin edildi. 963 (m. 1555) senesinde vazîfesinden alınarak, yerine Hâmid Efendi getirildi. 967 (m. 1559) senesinde Süleymâniye Dâr-ül-hadîs Medresesi’ne müderris oldu. Bu vazîfe, son vazîfesi idi.

Muslihuddîn Mustafa Niksârî Efendi, Anadolu’da yetişmiş âlimlerin büyüklerindendi. Sâlih bir kimse olup, vera’ ve takvâ sahibi idi. İslâmiyete çok bağlı idi. Gösterişten, öğünmekten, büyüklenmekten son derece uzak idi. Oğulları da âlim idiler. Oğlu Mehmed Efendi, 40 yaşında iken, 981 (m. 1573) senesinde vefât etti. Diğer oğlu Ali Çelebi, hac ettikten sonra Hindistan’a gitti. Selîm Şah’dan yakınlık gördü. Cunbür diyarı ona verilip, âlimlerin reîsi ve müftî oldu. 1045 (m. 1635)’de vefât etti. Diğer oğlu Mehmed Efendi, müderris, sonra Selanik ve Yenişehir kadısı oldu. 1025 (m. 1616) senesinde vefât etti. Babasının yanına defnedildi.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Şakâyık-ı Nu’mâniyye zeyli (Atâî) sh. 22, 23

2) Sicilli Osmanî sh. 493