MUHYİDDÎN MUHAMMED BİN HASEN SAMSÛNÎ

Osmanlılar zamanında yetişen İslâm âlimlerinin büyüklerinden. İsmi, Muhammed bin Hasen bin Abdüssamed Samsûnî olup, lakabı Muhyiddîn’dir. Hanefî mezhebi âlimlerindendir. Doğum târihi bilinmemektedir. 919 (m. 1513) senesinde Edirne’de vefât etti.

İlk tahsilini, zamanın âlimlerinden olan babasının huzûrunda yapan Muhyiddîn Efendi, daha sonra Mevlânâ Alâüddîn Ali Arabî ismindeki meşhûr âlimin sohbetlerine devam etti. İlim öğrenmek istidâd ve kabiliyetinin pekçok olması ve gayretinin fazlalığı sebebiyle çabuk yetişti. Âlimlerden, zamanında bulunan büyük, zâtlardan oldu. İlk olarak Bursa’da Molla Hüsrev Medresesi’nde vazîfe aldı. Daha sonra, İstanbul’da, Mahmûd Paşa, Edirne’de Taşlık, İznik’de Orhan Gazi, Edirne’de Üçşerefeli, İstanbul’da Sahn-ı semân gibi medreselerde uzun müddet müderrislik yaptıktan sonra emekli oldu.

Emekliliğinden sonra, Yavuz Sultan Selim Hân tarafından Edirne’ye kadı olarak ta’yin edilen Muhyiddîı Efendi, bu vazîfeyi de çok güzel îfâ etti. Dînimizin emirlerine uygun, son derece âdil hükümler verirdi. 919 (m 1513) senesine, ya’nî vefât edinceye kadar bu vazîfeye devam etti.

Muhyiddîn Muhammed bin Hasen Samsûnî (r.a.), devamlı ilim ile meşgûl olan ve bu husûstaki gayretlerinin çokluğuyla tanınan bir zât idi. Gece gündüz demez kitap okur, bundan hiç usanmazdı. Dünyâ düşüncelerinden, dünyâya âit işlerden yüz çevirmiş idi. Dünyalık şeylerin hiçbirinde gözü ve gönlü yok idi. Onun yanında altın ile saksı parçasının bir farkı olmayıp, kalb zenginliğine ve yüksek ma’nevî huzûr ve saadete sahip idi. Görünüş i’tibâriyle, dünyalık malı mülkü yoktu ve olmasını da istemiyordu. Ama her hareketi, dînimizin emirlerine tam uygun olduğu için, onun her hâli pek kıymetli ve bu bakımdan büyük ma’nevî servete sahip idi.

Fakirleri, ihtiyâç sahiplerini kendi nefsine tercih eder, onların yardımlarına koşardı. Kendisi az bir şeyle idâre eder, fazlasını ihtiyâç sahiplerine dağıtırdı. Tasavvuf ehlini çok sever, onlara elinden gelen yardımı yapmaktan büyük lezzet alırdı. Kendisini adetâ onlara hizmetçi eylemiş idi. Onlara yardım etmek uğruna, kendisi az yer, hattâ açlığa sabrederdi. Kanâat ve tahammül sahibiydi.

Seyyid Şerîf Cürcânî’nin Şerhu Miftâh ve Şerh-ut-Tecrîd isimli eserleriyle, Sa’düddîn-i Teftâzânî’nin Telvîh isimli eserine haşiyeler yazmıştır.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Şakâyık-ı Nu’mâniyye cild-1, sh. 332

2) Şakâyık-ı Nu’mâniyye tercümesi (Mecdî Efendi) sh. 312

3) Kevâkib-üs-sâire cild-1, sh. 38

4) Şezerât-üz-zeheb cild-8, sh. 94

5) Sicilli Osmanî cild-4, sh. 341

6) Mu’cem-ül-müellifîn cild-9, sh. 196

7) Esmâ-ül-müellifîn cild-2, sh. 227

8) Keşf-üz-zünün sh. 347, 497, 1765