MUHAMMED TÂZİFÎ

Fıkıh âlimi ve kadı (hâkim). İsmi, Muhammed bir Yahyâ bin Yûsuf Rebî’ Tâzifî’dir. Künyesi Ebü’l-Berekât olup, lakabı Celâlüddîn’dir. 899 (m. 1494) senesi Rebî’ul-evvel ayında, Haleb’de doğdu. 963 (m. 1556) senesinde Haleb’de vefât etti.

Muhammed Tâzifî, ilk tahsilini doğduğu yer olan Haleb’de yaptı Ahmed bin Ömer el-Bârizî’den okuyup, icâzet aldı. Şemsüddîn Sefiri, Sem süddîn bin Dühn ve Kâhire’de de Şihâbüddîn bin Neccâr ve başkalarından ilim öğrendi. Şafiî mezhebi âlimlerinden Ebü’l-Bekâ Sâsî’den kırâat ilmini okudu. Hanbelî mezhebi kadısı oldu. Din ve edebiyat ilimlerinde üstün bir dereceye yükseldi. Babasından sonra, Haleb’de Hanbelî mezhebi kadı vekîlliğinde bulundu. O zaman ondokuz yaşında idi. Hama ve Dımeşk’da kadı vekîllikleri ile Emevî Câmii ve Harameyn idâreciliği yaptı. Daha sonra Mısır’a gitti. Kâhire’de, Hanbelî mezhebine göre hüküm veren Sâlihiyye ve Bâb-ı Şa’riyye mahkemelerinde kadı vekîlliğinde bulundu. Yine Kâhire’de Vakf-ül-eşrâf idâreciliği yaptı. Reşîd, Menzile ve Havran kadısı oldu. Bir müddet sonra kadılıktan ayrılıp Hama’ya gitti. Orada, İslâm âlimlerinin en büyüklerinden ve evliyânın en meşhûrlarından Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî’nin (r.a.) hayâtını ve menkıbelerini anlatan, Kalâid-ül-Cevâhir adlı eserini yazdı. Şerh-ül-arûd el-Endelûsî de eserlerindendir.

Muhammed Tâzifî, bir şiirinde (özetle) şöyle dedi: “Yâ Rabbî! Hâllerim çok değişti. Rızâna uygun amel yapamadım. Borçlarım, sırtımda bir yük oldu. Kusurlarım günden güne çoğaldı. Üzüntülerim beni istilâ etti. Üzerimdeki sıkıntıları giderecek, senden başka bir sığınak bulamadım. Yâ Rabbî! Beni nefsimin eline bırakma. Yâ Rabbî! Kalbime genişlik ver. Bana sıhhat ve afiyet ver. Günahlarımı affeyle. İşlerimi kolaylaştır. Rabbim! Senin kapına geldim. Duâlarımı reddetme. Yaralanmı saracak olan ancak sensin.”

Kalâid-ül-Cevâhir adlı eserinin mukaddimesinde, özetle şöyle dedi: “Kusur ve günahlarını i’tirâf edip, Rabbinin lütfundan af ümîd eden bu muhtaç kul, Muhammed bin Yahyâ’nîn, Allahü teâlâ günahlarını affeylesin. Hayırlarını çoğaltsın.

Evliyâsına (sevgili kullarına) doğru yolu gösteren Allahü teâlâya hamd ederim. Onlar eliyle, bütün hayırları ve iyilikleri akıttı. Onları, her türlü kötülüklerden, çirkin işlerden korudu. Kim bunlara uyar, dediklerini tutarsa kazanır. Se’âdete erer. Kim onların yolundan ayrılırsa sapıtır. Felâkete düşer. Kim de onlara sığınırsa, kurtulur, doğru yola girer. Kim de onları beğenmeyip kötülerse, sonsuz felâkete uğrar, helak olur.

Sığınılacak, ancak Allahü teâlâ olduğunu bilen kimsenin hamdetmesi gibi hamd olsun. Hayır ve şerrin, ancak Allahü teâlâdan olduğuna îmân etmiş kimsenin şükretmesi gibi şükr olsun. Allahü teâlânın ni’metleri, ihsânları sayısınca Muhammed aleyhisselâma ve O’nun yakınlarına, salât ve selâm ederim.”

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-12, sh. 113

2) Şezerât-üz-zeheb cild-8, sh. 339

3) El-A’lâm cild-7, sh. 140

4) El-Kevâkib-üs-sâire cild-2, sh. 60

5) Keşf-üz-zünûn cild-2, sh. 1353, 1365, 1366

6) Brockelmann Sup-2, sh. 463