MUHAMMED HORASÂNÎ

Evliyânın büyüklerinden. Hayâtı ve babasının ismi hakkında bir bilgi yoktur. Doğum târihi ve yeri bilinmemektedir. 925 (m. 1519) senesi Zilhicce ayında vefât etti. Haleb’de ikâmet etti. Tasavvuf yolunu Necmüddîn-i Bekrî’den öğrendi. Âlim ve velî bir zât idi. Çok te’sîrli va’zları vardı. Va’zları katı kalbleri yumuşatırdı.

İbn-i Hanbelî şöyle anlattı: “Celâlüddîn Nasîbî ile Cibril Kürdî, Muhammed Horasânî’yi beğenmezlerdi. Birgün Celâlüddîn Nasîbî, Muhammed Horasânî’nin yanına gitti. Kendi kendine; “Eğer Muhammed Horasânî evliyâdan birisi ise, bugün bana ekmek, süt ve bal yedirir ve bana iki mes’ele sorar” diye düşündü. Onun bu düşündüklerinin hepsi olunca, onun hakkında yanıldığını anlıyarak, Muhammed Horasânî’den hakkını helâl etmesini rica etti. Cibril Kürdî de, birgün Muhammed Horasânî’nin yanına gitti. Muhammed Horasânî ona sarıldı. O anda Cibril Kürdî’ye bir hâl oldu. Muhammed Horasânî’ye; “Senin gıybetini yapmıştım. Bana hakkını helâl et. Birgün mağarada uyurken, bir an seni gördüm. Bana ağzımı açmamı söyledin. Ağzımı açınca, içine birşey attın. Onu ne yutabiliyor ne de ağzımdan atabiliyordum. “Beni gıybet etmişsin” dedin. Bunun üzerine tövbe ettim. Ağzıma koyduğun o şey, sanki tatlı bir şeker oldu. Sonra onu yuttum. Sonra beni yakaladın ve oradan çıkardın” diye anlattı. Cibril Kürdî başından geçeni bitirir bitirmez, Muhammed Horasânî hakkını helâl etti.”

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Câmi’u kerâmât-il-evliyâ cild-1, sh. 177