Türkistan’da yetişip, Osmanlı ülkesinde ilim neşreden âlimlerden. Taşkend’de doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. 980 (m. 1572) senesinde İstanbul’da vefât etti. Ayasofya civarında medfûndur.
Taşkend’de doğup büyüyen Molla Muhterem, beldesinin âlimlerinden aklî ve naklî ilimleri tahsil edip yüksek derecelere ulaştı. Birçok yerleri ziyâret maksadıyla memleketinden ayrıldı. Hicaz’a gidip hac ibâdetini yerine getirdikten ve Resûlullah (s.a.v.) efendimizin kabr-i şerîfini ziyâret ettikten sonra İstanbul’a geldi. İstanbul’a yerleşip, Osmanlı devlet adamlarının iltifât ve ihsânlarına kavuştu. 941 (m. 1534) senesinde kendisine Nakîb-ül-Eşrâf (Peygamber efendimizin (s.a.v.) soyundan gelen seyyid ve şerîflerin soy kütüğünü yazıp, onların ihtiyâçlarıyla ilgilenen) vazîfesine ta’yin edildi, ilk önceleri onu hased edip istemiyenler, pâdişâhın gözünden düşürmek istiyenler oldu. Fakat 960 (m. 1552) senesinde Nakşibendiyye yolunun büyüklerinden Şeyh Celîl Abdüllatîf Buhârî İstanbul’a gelince, Molla Muhterem’i pâdişâhın huzûrunda medh edip, Peygamber efendimizin (s.a.v.) soyundandır diye hüsn-i şehâdet etti. “Molla Muhterem sevdiklerimizdendir. Onu ziyâret etmek için buraya geldik” deyince, pâdişâh ve vezirler ona karşı hürmet duyup, iltifât ve ihsânlarını arttırdılar. Onun hakkında hased edenlerin hased ateşi de söndürülmüş oldu.
Kanunî Sultan Süleymân Hân’ın son zamanlarına doğru, tekrar hac ibâdetini yaptıktan sonra, Kütahya’da bulunan Şehzâde Selîm’in huzûruna gelip, rü’yâsında onun pâdişâh olacağını ve babasının vefât edeceğini gördüğünü haber verdi. Dediği gibi olup, babası vefât etti ve İkinci Selim Hân pâdişâh oldu. Ona çok iltifât ve ihsânlarda bulundu. Birçok servet sahibi olduğu, büyük ilgi ve iltifât gördüğü sırada vefât etti. Onun vefâtından sonra Nakîb-ül-Eşrâflık makamı, Bağdâdî-zâde Hasen Çelebi’ye ihsân edildi.
Molla Muhterem, Nesebi sahih (ya’nî Peygamber efendimizin (s.a.v.) soyundan olduğu kesin), kendisine çok hürmet ve saygı duyulan, vekar sahibi bir zât idi. Nakîb-ül-Eşrâflık makamına gerekli saygının gösterilmesini sağlamak husûsunda büyük hizmeti olmuştu. Hattâ pâdişâhın sohbet meclislerinde şeyhülislâmdan daha yüksek yere oturması gerektiğini iddia ederdi. Çok cömert ve kerem sahibi idi. Nakl olunur ki: Otuzbin altın ve sayısız mal ve servetine, ba’zı hayır işler yaptırması için Seyyid Emîr Şa’bân’ı vasî ta’yin etmişti. Bütün mal ve servetini fakirlere sadaka vermiş, hayır ve hasenat işlerine sarf etmiş idi.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Şakâyık-ı Nu’mâniyye zeyli (Atâî) sh. 175