Hanefî mezhebi fıkıh âlimi. Osmanlı müderris ve kadısı. Doğum yeri ve târihi bilinmemektedir. İsmi, Mustafa bin Muhyiddîn Muhammed’dir. Muslihuddîn lakabı verildi. Mi’mâr-zâde nâmıyle meşhûr oldu. Haleb Kâdısı Muhyiddîn Muhammed Efendi’nin oğlu, Şeyhülislâm Kâdı-zâde Ahmed Şemseddîn Efendi’nin kardeşidir. 971 (m. 1565) senesinde vefât etti.
Küçük yaşta ilim öğrenmeye başlayan Mustafa Efendi, babasından, Ma’lül Emîr Efendi, Çivi-zâde ve Kanunî Sultan Süleymân Hân’ın hocası Molla Hayreddîn efendilerden ilim öğrendi. Bursa’da Kâsım Paşa, Veliyyüddîn-zâde Ahmed Paşa ve Yıldırım Bâyezîd medreselerine, daha sonra Trabzon Sultâniyesi’ne, iki sene sonra İstanbul’da Haseki Medresesi’ne, bir sene sonra da Sahn-ı semân medreselerinden birine, 960 (m. 1552) senesinde Süleymâniye medreselerinden birincisine müderris ta’yin edildi. 963 (m. 1555) senesinde Bursa, bir sene sonra Edirne, bir sene sonra İstanbul, 969 (m. 1561) yılında da Medîne-i münevvere kadısı oldu. 971 (m. 1563) yılında bu vazîfeden ayrılıp Şam tarafına yönelince, bir rü’yâ gördü. Rü’yâda Mısır’a gitmesi istendi. Bu hâdiseden sonra Mısır’a gitmek iştiyâkıyla yanıp tutuştu. Başka tarafa adım atamaz hâle geldi. Mısır tarafına yola çıktı. Kâhire’ye vardıktan bir müddet sonra vefât etti.
İlim öğrenmek ve öğretmekte çok gayretli olan Mi’mâr-zâde Tâceddîm İbrâhim Efendi, ömrünü ilimle uğraşmak ve ibâdetle meşgûl olmakla geçirdi. Güzel huyları, üstün ahlâk, hâl ve hareketleri, tatlı ve doğru sözleriyle insanlara emr-i ma’rûfta bulunup, doğru yolu gösterdi.
“Telvîh”e haşiye. Hasen Çelebi’nin eserine haşiye yazdı. “Hidâye”, “Miftâh” ve “Mevâkıf’a ta’lîkâtı, “Kâfiye şerhi Câmi’ye notları vardır.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Şakâyık-ı Nu’mâniyye zeyli (Atâî) sh. 39
2) Sicilli Osmânî cild-4, sh. 374
3) Esmâ-ül-müellifîn cild-2, sh. 435
4) Şezerât-üz-zeheb cild-8, sh. 368