Osmanlı âlimlerinden. İran’da, Şîrâz ile Hindistan sınırı arasında bulunan Lâr şehrinde doğdu. Babası, Selâhaddîn bin Kemâleddîn bin Muhammed Naşiri Bel’avî’dir. İlk tahsilini İran’da tamamladı. Zamanının meşhûr âlimi Celâleddîn-i Devânî’nin talebesi Emîr Kemâleddîn Hüseyn’den, Emîr Gıyas bin Sadreddîn’den ve daha başkalarından ders aldı. Aklî ve naklî ilimlerde çok yükseldi. Din bilgilerinde ve zamanının fen bilgilerinde mütehassıs bir âlim olarak yetişti. Daha sonra Hindistan’a gidip, başşehir Lâhor’a vardı. Gürgâniyye Sultânı Hümâyûn Şâh’ın ihsân ve iltifâtlarına kavuştu. Şâh’a hocalık yaptı. 962 (m. 1554) senesi başlarında sultânın vefatından sonra Hindistan’dan ayrılıp, hac vazîfesini îfâ etmek üzere Mekke-i mükerremeye geldi. Hacdan sonra şehir şehir dolaşarak, Anadolu’ya geçip İstanbul’a vardı. Zamanın şeyhülislâmı Ebüssü’ûd Efendi’nin ilim meclisine dâhil oldu. Onunla ve diğer âlimlerle, çeşitli ilmî konularda mübâhaselerde ve müzâkerelerde bulundu. Böylece aklî ve naklî ilimlerdeki üstünlüğünü isbât etmiş oldu.
Bir müddet İstanbul’da kaldıktan sonra, Diyarbakır’a gidip yerleşti. Belde-i Âmud (Diyâr-ı bekr) vâlisi bulunan İskender Paşa’nın oğluna hocalık yaptı. 967 (m. 1559) senesinde vâlinin teklifi ile, Hüsrev Paşa Medresesi müderrislik reîsliğine ta’yin olundu. Ayrıca müftîlik vazîfesi de kendisine verildi. 969 (m. 1562) senesi Zilhicce ayında Diyarbakır’da vefât etti. Vefâtında 60 yaşını geçmiş bulunuyordu.
Din ilimlerinde ve fen bilgilerinde derin âlim olan Muslihuddîn Lâri, tedrisât ve müftîlik hizmetlerinin yanında, eser te’lîfi ile de uğraşıp çok kitap yazdı. Başlıca eserleri şunlardır:
1- Mir’ât-ül-edvâr ve mirkât-ül-ahbâr: Bir mukaddime (önsöz) ile on bâb’a ayrılmış olup, dünyâ târihine dâirdir. 2- Tehzîb-ül-mantık şerhi, 3-Ehâdîs-i erbe’în şerhi, 4- İrşâd-ül-fıkh şerhi, 5- Ferâiz-i Sirâciyye şerhi, 6- Mutavvel haşiyesi, 7- Molla Câmî’nin Kâfiye haşiyesi, 8- Şerh-i Tehzib haşiyesi, 9- Tezkire: Hey’et (astronomi) ilmine dâir güzel bir metindir. 10- Kâdı Beydâvî tefsîrine haşiyeleri, 11-Şemâil-i Nebî şerhi, 12- Farsça olarak “Hidâye” üzerine ta’lîkât, 13- Ebüssü’ûd Efendi’nin “Kasîde-i mîmiyye”sine nazire.
İbn-i Hanbelî, “Târih-i Haleb” adındaki eserinde diyor ki: “Muslihuddîn-i Lârî, Emîr-i Gıyâs’ın mu’îdi (yardımcısı) olmuştu. 964 (m. 1556) senesinde Haleb’e uğradığında önce tüccâr zannedilmişti. Fakat bir müddet sonra ilim ve faziletini açıklayıp ilmî müzâkerelere başlayınca, herkes onun kıymetini anlamıştı.”
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Şakâyık-ı Nu’mâniyye zeyli (Atâî) sh. 169
2) Kâmûs-ül-a’lâm cild-5, sh. 3966
3) Sicilli Osmânî cild-4, sh. 494
4) Ikd-ül-manzûm cild-2, sh. 247, 252