KUTB-İ MEKKÎ (Muhammed Kutbüddîn Efendi, Nehrevânî)

Mekke-i mükerremede yetişen büyük İslâm âlimlerinden. İsmi, Muhammed bin Alâüddîn (Ali bin) Ahmed bin Muhammed bin Kâdı Hân bin Ya’kûb bin Hasen bin Ali olup, hisbeti Nehrevânî, Hindi, Mekkî ve Harkânî’dir. Lakabı Kutbüddîn olup; Kutb-i Mekkî, Müftiy-ül-enâm Nehrevânî, Muhammed Kutbî Efendi ve Muhammed Nehrevânî gibi isimlerle tanınır. Hanefî mezhebi âlimlerinden olup, tasavvufta Kâdiriyye yoluna mensûb idi. Aslen Hindistanlıdır. 917 (m. 1511) senesinde doğdu. 990 (m. 1582) senesi Rebî’ul-âhır ayının yirmialtısında, Cumartesi günü Mekke-i mükerremede vefât etti. Vefâtının 988 (m. 1580)’de olduğu da rivâyet edilmiştir.

İlk tahsilini babasının huzûrunda yaptı. Bu yolda daha çok ilerlemek, daha çok ilim öğrenmek arzu ve şevki pekçok olduğundan, çok seyahat etti. Arabistan, Mısır ve başka yerlerde âlimlerin sohbet ve hizmetinde bulundu. Abdülhak es-Sinbâtî, Muhammed Tûnusî, Nâsıruddîn el-Lekkâni, Ahmed bin Yûnus bin Şelbi gibi âlimlerden ilim öğrendi. Tam bir ilim ve irfan âşığı idi. Nerede kemâl ehli olan bir zâtın bulunduğunu işitse, susuzluktan helak olmak üzere olan bir kimsenin soğuk su bulması gibi sevinerek oraya giderdi. Aynı şekilde, nerede yüksek, fazilet sahibi bir zâtın bulunduğunu haber alsa oraya koşar, o yüksek zâtın ilim ve edebinden istifâde edebilmek için çırpınırdı.

943 (m. 1536)’de İstanbul’a geldi. Şevâhid-i telhis’i şerheden Şerîf-i Abbasi’nin meclisine devam edip, ilmini ilerletti. İcâzet alıp Mekke-i mükerremeye döndü. 965 (m. 1557)’de tekrar İstanbul’a geldi. Osmanlı âlimleri ile görüşüp sohbetlerinde bulundu. Fazilet ve kemâlâtı, ilmi derecesinin yüksekliği anlaşıldığından, Kanunî Sultan Süleymân Hân, Mekke-i mükerremede inşâ ettirdiği “Medârîs-i Er-be’a”nın (Dört Medrese’nin) birine bu zâtı ta’yin etti. Kutb-i Mekkî de, vefât edinceye kadar o mübârek beldede vazîfeye devam etti. Ders ve fetvâ verdi.

Kutbüddîn Muhammed Mekkî hazretleri; gece gündüz ilim ve ibâdet ile meşgûl olurdu. İlim dâiresinin kutbu, garîb ve yüksek hâllerin bahri (denizi) misâli idi. Arabî ilimlere hakkıyla vâkıf idi. Naklî ilimlerin yanında, aklî ve edebî ilimlerde de söz sahibi idi. Arabîden başka birkaç lisânı da çok iyi bilir ve konuşurdu. Şiir söylemekte, güzel yazı yazmakta ve hitâbette (güzel konuşma kabiliyetinde) de. Çok mahir idi. Bir mes’eleyi îzâh ederken, kısa ve anlaşılır bir şekilde anlatırdı. Riya ve kibir gibi, çirkin düşünce ve niyetlerden uzak idi. Gayet cömert ve yumuşak huylu olup, Herkese yardımcı olurdu. Kendisinde topladığı güzel hasletler sebebiyle, insanların sevgisini, muhabbetini kazanmış idi. Kutbî mahlasıyla yazdığı Arabî ve Fârisî şiirleri meşhûrdur. Hâkimler, vâliler, âlimlerle yazışma ve mektûplaşmaları var idi. Mektûplarında onlara nasihat ederdi.

İki defa Anadolu’ya gelip uzun müddet kaldığı için, bilhassa Türkler tarafından tanınır ve çok sevilirdi. Onun da müslüman Türklere karşı ayrı bir muhabbeti vardı. Hac zamanında, hac ibâdeti esnasında onlara rehberlik yapardı. Hac için Mekke-i mükerremeye gidip de, onunla görüşmeden, kendisini ziyâret etmeden geri dönen Türk büyüğü olmazdı. Türklerin ileri gelenleri, Kutb-i Mekkî ile beraber olmaktan çok hoşlanır, ona hediyeler verirlerdi. O da bu hediyeler ile kıymetli kitapları satın alır, bu kitapları ihtiyâcı olanlara ve almak isteyip de alamayanlara parasız olarak dağıtırdı. O zamanda bulunan ve daha sonra gelen âlimler, onu çok medhetmişler, çeşitli ilimlerde, bilhassa; tefsîr, fıkıh ve hadîs ilimlerinde çok derin âlim olduğunu bildirmişlerdir.

Kutb-i Mekkî (r.a.), ba’zı kıymetli eserler te’lîf etmiş olup, ba’zılarının isimleri şöyledir: 1) El-İ’lâm bi-a’lâmi beledillâh-il-harâm (Mekke târihi), 2) El-Berk-ül-Yemânî fil-feth-ü-Osmânî, 3) Et-Temsîl vel-muhâdara, 4) Tabakât-ül-Hânefiyye (dört cild), 5) Tarz-ül-esmâ alâ kenz-il-mu’ammâ, 6) Fevâid-üs-seniyye, 7) Menâsik-ül-hac, 8) Tezkire, 9) El-Câmi’ (bu eserinde, “Kütüb-i sitte”de bulunan hadîs-i şerîfleri çok güzel bir tertîb ile toplamıştır).

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Sicilli Osmânî cild-4, sh. 123

2) Şezerât-üz-zeheb cild-8, sh. 420

3) Esmâ-ül-müellifîn cild-2, sh. 255

4) El-A’lâm cild-6, sh. 6

5) Mu’cem-ül-müellifîn cild-9, sh. 17

6) En-Nûr-üs-safir sh. 342

7) Şakâyık-ı Nu’mâniyye zeyli (Atâî) sh. 268

8) İzâh-ul-meknûn cild-1, sh. 321 cild-2, sh. 78

9) Keşf-üz-zünûn sh. 126, 239, 576, 1098, 1298, 1513, 1832

10) Brockelmann Sup-2, sh. 514