Osmanlı âlimlerinden ve devlet adamlarından. Babası Hüsâmeddîn Ali Bitlisi, Ahmed-i Yesevî hazretlerinin yoluna mensûp mübârek bir zât veya Dede Ömer Rüşeni hazretlerinin talebelerinden bir şeyh idi. Uzun zaman Akkoyunlu Sultânı Uzun Hasen’in dîvânında nişancılık yapmıştı. Oğlu İdrîs-i Bitlisi de, 896 (m. 1490) senesine kadar Akkoyunlu hükümdârı Uzun Hasen oğlu Ya’kûb Bey’in dîvân hizmetinde çalıştı. Osmanlı Sultânı İkinci Bâyezîd Hân’ın bir zaferi münâsebeti ile gönderdiği fetihnameye, sultânı adına cevap yazan İdrîs-i Bitlisi, İstanbul’a da’vet edildi.
Bu arada, Şah İsmâil’in ortaya çıkıp fitne çıkarmasına târih düşürdü. “Mezheb-i nâ-hak” (Bâtıl mezheb) dedi. Şah İsmâil bunu duydu. Kıvrak zekâsı ile Şah İsmâil’e çok güzel cevap verip, zulmünden kurtuldu. Hizmetine girmesi için yaptığı teklifi reddetti. Osmanlı ülkesine gitti. Sultan Bâyezîd Hân, ona mühim vazîfeler verdi. Arab ve Acem kadıaskerliğine ta’yin etti.
Sultan İkinci Bâyezîd Hân, Osmanlı ülkesine gelip yerleşen İdrîs-i Bitlisî’ye pek fazla iltifât etmiş, çok yüksek maaş tahsis etmiş ve ondan bir “Târih-i Âl-i Osman” yazmasını istemişti. O da bu emre uyarak, ilk sekiz Osmanlı pâdişâhı hakkında, Farsça ve manzûm olarak 80.000 (seksenbin) beyitlik “Heşt-behişt” adında manzûm bir eser te’lîf etti. Bu eser, daha sonra Türkçe nesre tercüme edildi.
Yavuz Sultan Selim Hân’ın hizmetinde de bulunan İdrîs-i Bitlisi, Sultân’ın İran’a karşı tertîb ettiği Çaldıran seferinde ona refakat etti ve Sultan Selîm nâmına bütün Doğu Anadolu bölgesini zabdetti. Bitlisli olmasının da yardımıyla, Doğu vilâyetlerinden topladığı ordunun başına geçerek, İranlıları mağlûb edip, Mardin’i fethetti. Urfa ve Musul’un, Osmanlılara iltihâkında mühim rol oynayıp, bölgenin dâhilî işlerini (içişlerini) kuvvetli esaslara dayandırarak tanzim etti. Sultan Selim Hân nâmına Hısn-ı keyfâ’yı (Hasenkeyf) Eyyûbîlerden Sultan Halîl’e ihsân etti. Mısır’ın fethinde de bulundu ve Yavuz Sultan Selim Hân’ı tebrik ve tebcil eden bir kaside ile Mısır’ın idâresi hakkında Sultân’a güzel nasihatlerde bulundu. 926 (m. 1520) senesinde, Yavuz Sultan Selim Hân’ın vefât edip, Kanunî Sultan Süleymân Hân’ın tahta çıktığı sene vefât etti. Eyyûb Sultan’da İdrîs köşkü civarında, Bülbül Deresi tarafında bir set üzerine defnedildi. İdrîs Bitlisî’nin Eyyûb Sultan’da yaptırdığı çeşme meşhûrdur.
Nesir ve nazımda güçlü bir kaleme sahipti, İran’da iken de bu üstün husûsiyetleri sayesinde zamanın seçkin kimseleri arasında yer almıştı. Arabca ve Farsça olarak kaleme aldığı eserleri sayılamıyacak kadar çoktur. Kasidesi, bu eserlerin dışındadır. Çeşitli konularda büyük eserler ve küçük risaleler yazmıştır. Tasavvuf ilmine dâir eserlerin metinlerine yaptığı şerhleri, açıklamaları da çok güzeldir. “Münâzara-i savm-ü-ıyd” adındaki eserini de, Sultan İkinci Bâyezîd’e arz etmişti. “Mecmûât-ül-fevâid-ü-müteferrika” adındaki eserde, onun üç tane mektûbu kaydedilmiş olup, Süleymâniye Kütüphânesi Es’ad Efendi kısmında (3344) numarada mevcûttur. Çeşitli yazı şekillerinde yazmakta da usta bir hattât sülüs, nesih ve talik yazıda üstâd idi.
Yaşadığı asrın ileri gelen âlimlerinden olan İdrîs-i Bitlisî’nin, gönüllere ferahlık veren sohbetlerine, başta pâdişâhlar olmak üzere devlet ricali büyük ilgi gösterirlerdi. Bir müddet de Yavuz Sultan Selim Hân’ın musâhibliğini (sohbet arkadaşlığını) yaptı.
İdrîs-i Bitlisî’nin oğlu Ebü’l-Fadl Muhammed Efendi de, büyük bir âlim ve faziletler sahibi bir zât idi. Babasının “Heşt-behişt”ine zeyl yaptı. Birçok kıymetli eseri Türkçeye tercüme etti. Fazileti ulemâ arasında meşhûr oldu.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Tâc-üt-tevârih cild-2, sh. 566
2) Sicilli Osmânî cild-1, sh. 309
3) Mu’cem-ül-müellifîn cild-2, sh. 217
4) İzâh-ül-meknûn cild-1, sh. 46
5) Keşf-üz-zünûn sh. 283, 840, 841, 875
6) Osmanlı Müellifleri cild-3, sh. 7
7) Şakâyık-ı Nu’mâniyye tercümesi (Mecdî Efendi) sh. 327
8) Osmanlı Târih ve Müverrihleri (Cemâleddîn) sh. 24
9) Münşeât-ı selâtîn cild-1, sh. 326
10) Hadîkat-ül-cevâmi’ cild-1, sh. 262 cild-2, sh. 65
11) Tuhfe-i Hattâtîn sh. 110