Şafiî mezhebi fıkıh âlimi. İsmi, İbrâhim bin Muhammed bin Ebî Bekr bin Ali bin Eyyûb Makdisî Mısrî’dir. Künyesi Ebû İshak olup, lakabı Burhânüddîn’dir. İbn-i Ebî Şerîf diye meşhûr oldu. 833 (m. 1430) senesi Zilka’de ayının onsekizinde, Salı gecesi Kudüs’de doğdu. 932 (m. 1525) senesi Muharrem ayının ikinci Cum’a günü, Kâhire’de vefât etti. Cenâze namazını Abbasî halîfesi Mütevekkil kıldırdı. Cum’a namazından sonra Sâbât’taki türbesine defnedildi.
İbn-i Ebî Şerîf altı yaşında Kur’ân-ı kerîmi ezberledi ve tecvidle okudu. Çeşitli kırâat şekillerini öğrendi. Fıkıh, kelâm, mantık ve Arabî ilimleri Sirâcüddîn Rûmî’den; me’ânî, beyân bilgilerini Ya’kûb Rûmî’den öğrendi. Takıyyüddîn Kalkaşendî, Zeynüddîn Mahir ve başka âlimlerin hadîs-i şerîf derslerini dinledi. Hocalarından icâzet (diploma) aldı. Sonra Kâhire’ye gitti. Orada Emînüddîn Aksarâyî’den Şerh-i akaidi, Celâlüddîn Mahallî’den Şerh-i Cem’ül-Cevâmi’ adlı eserleri okudu. Kâhire’de birçok âlimin derslerinde bulundu. Bûtîcî ve Şihâbüddîn İbşîtî’den hesap, ferâiz; İbn-üd-Dirî ve Ebi’l-Fadl Magribî’den tefsîr okudu. Çeşitli ilim dallarında üstün dereceye yükseldi. 853 (m. 1449) senesinde hacca gitti. Mekke-i mükerreme ve Medîne-i münevverede Takıyyüddîn bin Fehd, Ebi’l-Feth Merâgî, Ebi’l-Bekâ bin Ziya, Ebi’s-Se’âdât, Muhibbüddîn Taberî ve başka âlimlerle görüştü. Hocalarından ders okutmaya ve fetvâ vermeye icâzet (diploma) aldı.
İbn-i Ebî Şerîf, çok talebe yetiştirdi. İbn-i Tûlûn Câmii ve başka câmi ve medreselerde tefsîr okuttu, ilim ve edeb öğretti. İslâm dîninin güzel ahlâkını her tarafa yaydı. 906 (m. 1500) senesi Zilhicce ayında, Kâhire’de Şafiî mezhebi kadılığına ta’yin edildi. Bu vazîfesi 910 (m. 1504) senesi Rebî’ul-evvel ayına kadar devam etti. Dinde çok sağlam idi. Herkesten hürmet gördü.
Menâvî şöyle anlattı: “Mısır vâlisi, İbn-i Ebî Şerîfe bir hizmetçisini gönderip, Mısır’ı terketmesini ve memleketi olan Kudüs’e gitmesini istedi. İbn-i Ebî Şerîf bu sebeple yol hazırlığına başladı. Birgün evinde iken, aniden bir zât ortaya çıktı ve; “Sen buradan ayrılmıyacaksın” dedi ve gözden kayboldu, İbn-i Ebî Şerîf; “Ebû Bekr, Ebû Bekr” diye seslenip, hizmetçisini çağırdı ve az önce gelen zâtın kim olduğunu sordu. O da kapının kapalı olduğunu, kimsenin içeri girmediğini söyledi. O zaman İbn-i Ebî Şerîf, gelen zâtın evliyâdan biri olduğunu anladı. Sefer hazırlığını bıraktı. Daha sonra onu Mısır’dan çıkarmak istiyenler, ondan özür diledi.”
İbn-i Ebî Şerîf, birçok eser yazmıştır. Eserlerinden ba’zıları şunlardır: 1-Şerh-ül-Minhâc: Fıkıh ilmine dâir bir eser olup, dört cilddir. 2- Şerhu kavâid-il-İ’râb libn-i Hişâm, 3- Şerh-ül-Akâid libn-i Dakîk-il-ıyd, 4- Şerh-ül-Hâvî: Fıkıh ilmine dâir olup, iki cilddir. 5-Nazm es-Sîret-in-Nebeviyye, 6- Nazm-ün-Nuhbe libn-i Hacer, 7-Şerh-ut-Tuhfe libn-i Hâim: Ferâiz ilmine dâirdir. 8- Nazm lukatat-ül-İclân liz-Zerkeşî, 9-Dîvânü Hutab 10- Nâsıh vel-mensûh, 11- Manzûme fil-kırâat.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-1, sh. 88
2) Şezerât-üz-zeheb cild-8, sh. 118
3) Ed-Dav-ül-lâmi’ cild-1, sh. 134
4) Câmi’u kerâmât-il-evliyâ cild-1, sh. 246
5) El-Kevâkib-üs-sâire cild-1, sh. 102
6) El-A’lâm cild-1, sh. 66
7) Brockelmann Sup-2, sh. 13