Evliyânın büyüklerinden. İsmi Muhammed Serâvî olup, İbn-i Ebi’l-Hamâil diye meşhûrdur. Doğum târihi ve yeri bilinmemektedir. 932 (m. 1525) senesinde Mısır’da vefât etti. Cenâze namazı Câmi’ul-Ezher’de kılındı.
İbn-i Ebi’l-Hamâil’in çok kerâmetleri görüldü. Çok defa Allahü teâlânın sevgisi ile kendinden geçerdi. İbrânice, Süryânice ve Farsça gibi çeşitli dillerde konuşurdu. Çok talebe yetiştirdi. Birşey söylese, Allahü teâlâ onun dediğini yaratır, utandırmazdı. Şehir halkı birgün kendisine gelip, kavun, karpuz tarlalarına musallat olan farelerden şikâyet ettiler. Birisi, tarlasında çok fare olduğunu söyleyip yardım istedi. İbn-i Ebil-Hamâil ona; “Şimdi tarlana git Benim adımı söyle ve hepiniz burasını terkedin diye seslen” buyurdu. O da gidip denileni yaptı. Tarlada tek fare görülmedi.
İbn-i Ebi’l-Hamail, hanımının huysuzluklarını yumuşaklıkla karşılardı. O kızınca, susar, cevap vermezdi.
Yûsuf Harisî onun hakkında şöyle dedi: “Bir defasında İbn-i Ebi’l-Hamâil’i Fârsikur Câmii’nde gördüm. Onu bir hal kapladı. O durumda, tek elle, kimsenin kaldıramadığı su küpünü kaldırdı ve başka bir yere götürdü.”
Ali bin Yakut dedi ki: “İbn-i Ebi’l-Hamâil ile birçok defalar görüştüm. İlk görüştüğümde, Kâhire dışında Hamra dergâhında kalıyordu. Bana ders okuttu. Mısır’a geldikten sonra, Gamri Câmii civarında yerleşti. Görüştüğümüzde onun elini öperdim. O da bana duâ ederdi. Yaptığı duâların neticesini dâima görürdüm.”
İbn-i Ebi’l-Hamâil, talebeleri üzerinde titrer, en güzel bir şekilde yetişmelerini ister, herkesle görüşmelerine müsâade etmezdi. Buna uymayan, aksi hareket edenlere; “Ben yapıyorum, siz başkalarının yanına gidip o yaptıklarımı yıkıyorsunuz” buyururdu.
Hacca gittiğinde, orada çok kimseler onu karşıladı. Karşılayanlar arasında, tüccârlar ve her sınıftan insan vardı. O bunu uygun görmeyip, bir talebesine; “Biz buraya ticârete gelmedik. İnsanlarla uğraşacak hâlde değiliz. Biz burada ibâdetle meşgûl olacağız” buyurdu. Akşam olduğunda hizmetçisini yanına çağırıp; “Şimdi sen, bizi karşılayan ve saygı gösterenlerin tek tek evlerine gidip, benim yarın geleceğimi ve şu anda bin altına ihtiyâcımın olduğunu söyle” buyurdu. Hizmetçi de denileni yaptı. Onların arasında bin altını veren çıkmadı. O günden sonra da kendisine hiç kimse gelmedi ve bütün ziyâretler kesildi. O zaman İbn-i Ebi’l-Hamâil buyurdu ki: “Elhamdülillahi Rabb-il-âlemîn.”
İbn-i Ebi’l-Hamâil buyurdu ki: “Tam bir azîm ve ihlâsla okunan “La ilahe illallah” kelimesi, insanı Allahü teâlânın sevgisine kavuşturur.”
“İslâm âlimlerinin yazdıkları bütün kitapların her satırında “Allaha kul ol” ma’nâsı vardır.”
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Câmi’u kerâmât-il-evliyâ cild-1, sh. 179
2) Tabakât-ül-kübrâ cild-2, sh. 126