Osmanlı devri âlimlerinden. İsmi, Abdülvehhâb bin Abdülkerîm’dir. Hayâlî diye meşhûr olmuştur. Doğum yeri ve târihi bilinmemekte olup, 930 (m. 1523) senesinde vefât etti. Babası Abdülkerîm Efendi’nin Edirne’de Sitti Sultan Câmii yakınında bina ettiği mektebin bahçesinde defn edildi.
Zamanının âlimlerinden Molla Azâri, Molla Lütfî ve Molla Kestelî gibi zâtlardan ilim tahsil ettikten sonra, Kalenderhâne Medresesi’ne müderris ta’yin olunup, ilim öğretmekle meşgûl oldu. İlmî yönden yükseldikten sonra, ba’zı yerlerde kadılık yaptı. Bu vazîfeyi adâlet ve doğruluk üzere bir müddet yürüttü. Yavuz Sultan Selim Hân zamanında defterdârlığa ta’yin edildi. Bu vazîfeyi de yüksek bir gayret ve titizlikle başarınca, Pâdişâh’ın iltifâtını kazandı. Fakat 920 (m. 1514) senesinde Amasya’da Yeniçeriler arasında çıkan fitneden dolayı bu vazîfeden alındı, tekrar kadılık vazîfesine döndü. İzmir kadısı oldu. Kanunî Sultan Süleymân Hân’ın padişahlığının ilk zamanlarında, İzmir kadısı iken vefât etti.
Abdülkerîm Hayâlî Efendi; zekî, âlim, fasih bir lisâna sâhib idi. Aklî ve naklî ilimlerde yüksek, konuştuğu zaman tatlı dilli ve ikna edici idi. Kendisine bir mes’ele sorulduğu zaman onun hükmünü açıklamakta geç kalmazdı. Tasavvur ve hayâl gücü fazla olduğu için, “Hayalî” diye anılmıştır. Kâdılık yaparken, hakkı ve hakîkati araştırır, adâletten şaşmazdı. Verdiği kararlarda kimseden çekinmezdi ve cesâretli idi. Sohbet esnasında hoşsohbet ve güleryüzlü olan Abdülvehhâb-ı Hayâlî Efendi’nin bu güzel vasıflarından başka, yüksek ilmî derecesi şairliği de vardı. Şiirlerinde Hayâlî mahlasını kullanırdı. Türkçe olarak yazdığı “Leylâ ve mecnûn” adlı manzûm bir eseri vardır. Onun beyitlerinden;
Harâb olubdur ol âbâd gördüğün gönlüm,
Gamla dopdoludur şâd gördüğün gönlüm.
Cihanda başına sultân iken benim servim,
Kul oldu sen şaha âzâd gördüğün gönlüm.
Hayret alır aklımı baksam gözüne kaşına,
Şad hezârân aferin ol sûretin nakkaşına.
Meşhedi taşını mecnûnun alâmeti sanma göz,
Senk-i mihnettir ki, yağdırdı zemâne başına.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Şakâyık-ı Nu’mâniyye tercümesi (Mecdî Efendi) sh. 333
2) Sicilli Osmânî cild-3, sh. 404
3) Tezkiret-üş-şu’arâ (Kınalı-zâde Hasen Çelebi) cild-1, sh. 353
4) Kâmûs-ül-A’lâm cild-3, sh. 2070