EBÛ SA’ÎD BİN SUN’ULLAH

Evliyânın büyüklerinden. İsmi, Ebû Sa’îd bin Sun’ullahtır. Tebrîz’de doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. 980 (m. 1572) senesinde İstanbul’da vefât etti. Şeyh Vefâ Câmii bahçesinde medfûndur.

Babasından ilim tahsil ettikten sonra, Ubeydüllah-i Ahrâr hazretlerinin sohbetleriyle şereflenip, feyz aldı. Mevlânâ Abdürrahmân Câmî ile birlikte Ubeydüllah-i Ahrâr hazretlerinin hizmetinde bulundu. Daha sonra talebe yetiştirmek üzere vazîfelendirildi. Horasan’dan Azerbaycan’a gidip, Allahü teâlânın yüce dînini ve sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) güzel ahlâkını anlatmaya, yaymaya ve talebe yetiştirmeye başladı. 905 (m. 1499) senesinde, Safevî hânedanından olan Şah İsmâil ortaya çıkıp, İran’da Eshâb-ı Kirâm düşmanlığı ve sapıklık yaygınlaştığı zaman, Bitlis’e gidip, orada irşâd vazîfesini yürüttü. Daha sonra “Vatan sevgisi imândandır” hadîs-i şerîfi mucibince tekrar Tebrîz’e döndü. Ebû Sa’îd bin Sun’ullah hazretlerinin geldiğini duyan Şah Gümrâh onu öldürtmek maksadıyla çağırtıp, bâtıl inançları gereğince kendine secde etmesini emr etti. Ebû Sa’îd hazretleri Ehl-i sünnet i’tikâdında olduğu için bunu kabûl etmedi. Şah Gümrâh, onun heybetinden korktu ve öldürmeye cesâret edemeyip, perişan oldu. Veziri Mir Cemâleddîn İsfahânî’nin teskin etmesiyle o perişan hâlinden kurtuldu.

Ebû Sa’îd hazretleri, o beldenin âlimlerinden Mir Gıyâsüddîn Mensûr’un hizmetine kavuşup, ondan ve diğer âlimlerden aklî ve naklî ilimleri tahsil etti. Molla Ahmed Kazvînî, hac dönüşü Anadolu’ya gidince, Şeyh Ebû Sa’îd de büyük amcası Şeyh Azîz ile birlikte Anadolu’ya gitmek üzere yola çıktıklarında, Şah Tahmasb onları yakalatıp habs ettirdi. Onun mal ve servetine el koydu, bunları çok ucuza sattırdı. Onları idâm ettirmeye karar verdi. Ancak, ba’zı kimselerin yardımıyla, Ebû Saîd bin Sun’ullah hapishâneden kaçıp, Erdebîl’e gitti ve tehlikeden kurtuldu. Fakat amcası zaîf olduğu için onunla gelemedi. Erdebîl’de, iki sene Molla Hüseyn Erdebîlî’nin hizmetinde bulundu. 955 (m. 1548) senesinde, Kânunî Sultan Süleymân İran seferinde Erdebil’i feth edince, Pâdişâh’la birlikte Haleb’e gitti. Pâdişâh ona izzet ve ikram edip, ihsânda bulundu. Daha sonra Pâdişâh’la birlikte İstanbul’a geldi. 971 (m. 1563) senesinde hac ibâdetini yerine getirip, tekrar İstanbul’a döndü.

Ebû Saîd bin Sun’ullah hazretleri zâhirî ve bâtınî ilimlerde yüksek, aklî ve naklî ilimlerde parmakla gösterilir idi. Çok cömert ve kerem sahibi idi. Temizliğe son derece önem verirdi. Sözü te’sîrli olup, herkes tarafından kabûl edilirdi.

Kâdı Beydâvi hazretlerinin tefsîrini Türkçeye tercüme etmiştir.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Şakâyık-ı Nu’mâniyye zeyli (Atâî) sh. 207