Abdülvehhâb-ı Şa’rânî hazretlerinin ilim öğrendiği büyük İslâm âlimlerinden. İsmi, Ahmed Behlûl’dür. Doğum târihi ve yeri tesbit edilememiştir. 928 (m. 1521) senesinde Kâhire’de vefât etti. Karâfe dışında defnolundu.
Ahmed Behlûl hazretleri, o zamanda Mısır’da bulunan büyük âlimlerden ilim öğrenerek, onların derslerine devam ederek yetişti. Âlimlerin ileri gelenlerinden oldu. Hârikalar, kerâmetler sahibi, olgun ve yüksek bir zât idi.
İmâm-ı Şa’rânî şöyle anlatır: “Ahmed Behlûl hazretlerinin huzûrunda bir kitabı okuyup ezberliyordum. Bana Minhâc kitabını okumamı, ezberlememi söyledi ve; “Minhâc kitabı sana kâfi gelir. Diğeri ile uğraşmana lüzum yok, izin de yok” dedi. Bu günden sonra Minhâc’ı okumaya devam ettim. Bundan sonra da, önceki okuduğum kitaptan bir kelime dahî ezberlememe imkân olmadı.”
Kalbinde dünyâ düşünceleri bulunmayan, devamlı ibâdet ve tâat ile meşgûl olan Ahmed Behlûl, tanınmaktan, meşhûr olup parmakla gösterilmekten hoşlanmaz, böyle şeyleri istemezdi. Hattâ vefâtından önce vasıyyet edip buyurdu ki: “Beni Karâfe kabristanına değil de, Karâfe’nin dışında bir yere defnedin. Kabrimin üzerine, sanduka veya türbe gibi şeyler de yapmayın. Böyle şeyler, benim kabirde rahat etmeme mâni olurlar. Bırakın kabrim sâde olsun, üzerimde hayvanlar gezsin.” Ona dediler ki: “Efendim! Biz sizin için Batîha Câmii avlusunda bir kabir hazırladık. Oraya defnedeceğiz.” “Cenâzemi oraya taşımaya gücünüz yeterse öyle yapın” buyurdu. Vefât ettiği zurnan, cenâzesini defnetmeye götürmek istediklerinde, tabutu Batîha tarafına doğru götüremediler. O tarafa doğru gitmek istediklerinde, tabut çok ağırlaşıyor, hareket ettiremiyorlardı. Kendisinin daha önce bildirdiği şekilde Karâfeye doğru götürmek istediklerinde tabut hafifledi ve rahatça götürdüler. Bu hâlin, onun bir kerâmeti olduğu anlaşıldı.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Câmi’u kerâmât-il-evliyâ cild-1, sh. 325
2) Tabakat-ül-kübrâ cild-2, sh. 105, 145