ACEMÎ (Muhyiddîn)

Osmanlı âlimlerinden. İsmi, Muhyiddîn’dir. Acemî diye meşhûr olmuştur. Doğum yeri ve târihi bilinmemektedir. Edirne’de vefât etti. Kabri Edirne’de, Kâsım Paşa Câmii bahçesinde, Mirim Çelebi’nin kabrinin yanındadır. Vefât târihi de kesin olarak bilinmemektedir. Ancak, Sultan İkinci Bâyezîd devrinde yaşamış ve vefât etmiştir.

Molla Gürânî’nin ders halkasında yetişenlerdendir. Molla Gürânî’den aklî ve naklî ilimleri tahsil edip, ilmî olgunluğa sahip olduktan sonra, ba’zı medreselerde müderris olarak vazîfe yaptı. Daha sonra Sahn-ı semân medreselerinden birisine müderris olarak ta’yin olundu. Kısa zamanda ismi duyuldu, insanlara yüce dînimizin emirlerini bildirmek, yasaklarından sakındırmak için Edirne kadılığına ta’yin olundu. Orada, bu yüce ve mukaddes vazîfeye devam ederken vefât etti.

Muhyiddîn Acemî, hakkın söylenmesi ve kötülüklerin yasaklanması husûsunda son derece dikkatli, titiz ve ta’vizsiz idi. Hakkı ve doğruyu söylemekten asla çekinmezdi. Hüküm verdiği zaman adâlet ve doğruluktan ayrılmazdı. Peygamber efendimizin (s.a.v.) güzel ahlâkiyle ahlâklanmış olan Muhyiddîn Acemî, İslâm dîninin emirlerine uyma, haramlardan ve şüphelilerden kaçınma husûsunda çok dikkatli idi.

Seyyid Şerîf Cürcânî’nin Şerh-i Ferâiz’ine yazdığı haşiyesi, Sadr-uş-Şeri’a adlı eserin şehîdlik babına yazdığı risalesi ve başka kıymetli risaleleri vardır.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Şakâyık-ı Nu’mâniyye tercümeni (Mecdî Efendi) sh. 318, 319