ABDULLAH BİN MUHAMMED BİN ABDÜRRAHMÂN

Mekke-i mükerremede yetişen İslâm âlimlerinden ve evliyânın büyüklerinden. İsmi, Abdullah bin Muhammed bin Abdürrahmân el-Eska’, lakabı Ebû Ali’dir. Doğum târihi tesbit edilemiyen Abdullah bin Muhammed, Mekke-i mükerremede yetişti. 974 (m. 1567) senesinde, Cemâzil-evvel ayının onsekizinci günü orada vefât etti. Şebîke kabristanında bulunan meşhûr türbesindedir.

Abdullah bin Muhammed, zamanında bulunan büyük İslâm âlimlerinden ilim öğrenerek yetişti. Bir taraftan da tasavvuf yolunda ilerledi Zâhirî ve bâtınî ilimlerde asrının İmâmı, tasavvuf yolunda bulunanların da üstadı oldu. Mekke-i mükerremede veya Medîne-i münevverede bulunurdu. Çok kerâmetleri görüldü. Çok talebe yetiştirdi. Birçok kimse ondan istifâde etti. Allahü teâlânın izni ile, yanına gelen kimselerin gönüllerindeki düşünceleri anlar ve haber verirdi. Ba’zan dostlarına ve sevdiklerine, ileride başlarına gelecek ba’zı şeyleri haber verirdi. Ba’zan da çok uzak beldelerde meydana gelen hâdiseleri haber verirdi.

Basrî nisbeti ile meşhûr Seyyid Abdürrahîm el-Ehsâvî’nin bir kız çocuğu vardı ki, onu çok severdi. Bu kızcağız birgün vefât edip, Allahü teâlânın rahmetine kavuştu. Seyyid Basrî hazretleri o kadar çok üzüldü ki, bu üzüntüsü onun da vefâtına sebep olacak zannedildi. Üzüntüsünden duramıyordu.

Seyyid Basrî Abdullah bin Muhammed ile karşılaştıklarında, ondan duâ istedi. O da eliyle onun göğsünü sıvazlayıp duâ etti. Allahü teâlânın izni ile, Basrî’nin kalbinde bulunan o şiddetli üzüntü o ânda kayboldu. Abdullah bin Muhammed, ayrıca Seyyid Basrî’yi sâlih bir evlâd ile müjdeledi. Doğudan batıya kadar, zamanındaki bütün âlimlerin kendisiyle iftihar edeceği sâlih bir evlâdının olacağını haber verdi.

Bundan sonra Seyyid Basrî’nin hanımı hâmile oldu. Doğum ânı geldiğinde, Muhammed bin Abdullah hazretleri Seyyid Basrî’ye bir haberci gönderip, daha önce kendisine müjdelediği sâlih evlâdın doğmak üzere olduğunu bildirdi ve kendisini tebrik etti. Seyyid Basrî’nin çocuğu doğdu. Aynı gün Muhammed bin Abdullah’ın (r.a.) habercisi geldi. Aradaki mesafe çok uzak olduğundan, zâhirî olarak Abdullah bin Muhammed, Basrî’nin hanımının hâmile olduğunu bilmiyordu. Fakat doğumu tebrik için bir haberci göndermesi, habercinin ise, tam doğumun olduğu gün gelmesi, hep onun kerâmetiydi. Seyyid Basrî’nin bu evlâdı, ileride meşhûr olup tanınacak olan Şeyh Ömer el-Basrî idi.

Muhammed bin Abdullah hazretlerinin annesi vefât etmişti. Zamanla Annesini görmeyi çok arzu etti. Bu şiddetli arzu ile Allahü teâlâya duâ etti. Allahü teâlânın izni ile, uyanık olarak ve gayet açık bir şekilde annesinin âhıret ni’metleri içinde bulunduğunu gördü ve bu ni’metleri için Allahü teâlâya çok şükretti.

Kâdı’l-müslimîn ve İmâm-ül-müslimin diye meşhûr olan Kâdı Hüseyn Mâlikî, çocukluğunda şiddetli bir hastalığa tutulmuştu. Hastalığı çok ağır olup, vefât edecek zannettiler. Bu zâtın annesi, Muhammed bin Abdullah’ın büyüklüğüne inanan sâliha bir hanım idi. Hasta çocuğunu alarak, duâ istemek üzere Muhammed bin Abdullah’ın yanına getirdi. O sırada orada, evliyâdan Abdürrahmân bin Ömer el-Amûdî de bulunuyordu. Bir kadının hasta çocuğunu getirdiği, duâ talebinde bulunduğu kendisine arzedilince, daha çocuğu görmeden; Abdürrahîm Amûdî’ye çocuğu taşımasını (dışarıdan alıp getirmesini), bu çocuğun yaşıyacağını, herkese faydası dokunacak çok yüksek bir âlim olacağını söyledi. Çocuk getirildiği zaman da, duâ ve teveccüh edip gönderdi. Bu sırada sene 967 (m. 1559) idi. Bundan sonra çocuk iyileşti. Hastalığından eser kalmadı. Bu çocuk, daha sonra yetişip, Muhammed bin Abdullah’ın bildirdiği şekilde zamanının en büyük âlimlerinden oldu.

Rivâyet edilir ki, Muhammed bin Abdullah, talebelerinden ba’zısına dedi ki: “Ben vefât ettikten uzun zaman sonra, kabrimin üzerine bir türbe yapılıp tamamlandığında, oğlum Ali’nin yakınlarına ta’ziyede (başsağlığı dileğinde) bulununuz. Çünkü o da aynı günde vefât eder.” Nihâyet Abdullah bin Muhammed hazretleri 974 (m. 1567) senesinde vefât etti. Takriben elli sene sonra, kabri üzerine türbe yapıldı. Bu türbenin tamamlandığı gün, Abdullah bin Muhammed bin Abdürrahmân’ın Ali ismindeki oğlu vefât etti.

O büyük zâtın yukarıdaki sözünü dinlemiş olanlar, Ali ismindeki bu zâtın vefâtının, babası tarafından kerâmet olarak kırkyedi sene evvel târihi ile birlikte bildirildiğini böylece anlamış oldular.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Câmi’u kerâmât-il-evliyâ cild-2, sh. 125

2) Nûr-üs-safîr sh. 258