Evliyânın büyüklerinden. İsmi Abdürrahmân’dır. Doğum, vefât târihleri ve yerleri bilinmemektedir. Çok kerâmetleri görüldü. Dokuzuncu asırda yaşamıştır. Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Âlim, sâlih, vera’ sahibi bir zât idi.
Şöyle anlatılır: Ebü’l-Feth Şemsüddin Muhammed Müzzî İskenderî anne karnında iken, babası Bedrüddîn Avfî, Allahü teâlânın sevgili kulu Abdürrahmân Şebrîsî’ye gelip, onun için duâ istedi. O da; “Merak etmeyin, hanımınız iki çocuk dünyâya getirecek, birisi yedi gün kadar yaşayıp vefât edecek. Onun için sabrediniz. Diğeri ise usun seneler yaşayacak. İsmini Ebü’l-Feth koyunuz. Allahü teâlâ ona çok hayır kapıları açacak” buyurdu. Abdürrahmân Şebrîsî’nin dedikleri aynen çıktı. Çocuğun babası kırk gün sonra bir ziyâfet hazırladı. Abdürrahmân Şebrîsî ve talebelerini da’vet etti. Yemeğe başka sâlih kimseleri de çağırdı. Sofrayı hazırlayıp önlerine getirdi. Abdürrahmân Şebrîsî sofradan bir hurma tanesi alıp onu ezdi. Biraz bal ile karıştırıp duâ etti. Talebeleri de duâ ettiler. Bu yiyecekten çocuğa yedirdi. Yedi defâ Fatma’yı okudu. Çocuğu babasına verip buyurdu ki: “Bu yiyeceğin kalanını çocuğun annesine ver. Bundan yesin. Vefât eden yavrunuzun rûhunun da Arş tarafında döndüğünü görtyorum. Onun için de üzülmeyiniz” buyurdu.
Abdürrahmân Şebrîsî, birgün Ebü’l-Feth’e; “Yatsı namazında benim yanıma gel” buyurdu. O da gelip beraberce yatsı namazını kıldılar. Sonrada Kasyrın dağı eteğine gelip dağa ormandılar. Tepesine çıktılar. O zaman Abdürrahmân Şebrîsî, Ebü’l-Feth” dönüp buyurdu ki: “Aşağıda yanan meş’alelere bak, onları iyice say, unutma.” Daha sonra da Berze köyüne geldiler. Orada Abdürrahmân Şebrîsî Ebü’l-Feth’e; “Dağda kaç meş’ale saydın?” diye sordu. O da; “Sekizyüz” deyince; “Bu yerler, oralarda medfun olan enbiyâ makamlarıdır” buyurdu.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Câmi’u kerâmât-il-evliyâ cild-2, sh. 62