SİRÂCÜDDÎN HIMSÎ

Şafiî mezhebi fıkıh âlimi. İsmi, Ömer bin Mûsâ bin Hasen bin Muhammed el-Kureşî el-Mahzûmî el-Hımsî el-Kâhirî’dir. Künyesi Ebû Hafs olup, lakabı Sirâcüddîn’dir. İbn-i Hımsî diye meşhûr oldu. 777 (m. 1375) senesi Ramazân-ı şerîf ayında, Hıms’da doğdu. 861 (m. 1457) senesi Safer ayında, Beyt-ül-makdîs’de vefât etti. Bâb-ür-Rahme kabristanına defnedildi.

Sirâcüddîn Hımsî, Kur’ân-ı kerîmi Alâüddîn er-Radîni’den öğrendi. İlmam, Minhâc, Aslî, İbn-i Mâlik’in Elfiye’sini ve başka ilim kitaplarını okuyup, ezberledi, Minhâc’ı hocası Hıms İmâm-ı Şihâbüddîn Ahmed bin Hüseyn’in huzûrunda tekrar etti ve aynı zamanda fıkıh okudu. Serrâc, Bülkînî, Bedrüddîn bin Ebi’l-Bekâ gibi meşhûr âlimlerle görüştü. Ezberinde olan ilimleri arzetti. Bülkînî ile görüşmesi, 795 (m. 1392) senesinde oldu.

Sirâcüddîn Hımsî, 800 (m. 1397) senesinde babasıyla birlikte Dımeşk’a gitti. Orada Şerâfüddîn Şerişî ve Şihâbüddîn Zührî’den filan ilmini öğrendi. Zührî’den ve Zeynüddîn Ömer Kureşi’den, Şihâbüddîn bin Hıcâ’dan usûl ilimlerini, Antâkî Ebyârî’den Arab dili ve edebiyatını tahsil etti. Zeynüddîn el-Kureşî ve İbn-i Hâcibî’den ve Ba’lebek şehrinde İmâdüddîn bin Berdes’den de hadîs dersleri aldı. Babası ile birlikte, 804 (m. 1401) senesinde Hama’ya gitti. Orada, Cemâlüddîn bin Hatîb ve Alâüddîn bin Muallâ’dan nahiv ilmini öğrendi. Daha sonra tekrar Dımeşk’a döndü. Cemâlüddîn Teymânî ve başka âlimlerin ilim meclislerine devam etti. Ayrıca Kâhire’ye gidip, Bülkînî’nin vefâtına kadar, aralıksız onun derslerini dinledi. Zeynüddîn Irâkî’den Elfiye’yi okudu ve icâzet (diploma) aldı. 807 (m. 1404) senesinde Şam’a döndü. Şemsüddîn Muhammed bin Muhammed Ahnâî’nin yerine vekâleten baktı. Sonra Trablus kadısı oldu. Daha sonra bu vazîfeden ayrılıp, Kâhire’ye gitti. Bülkînî’nin medresesinde ders okuttu. Kardeşi Bedrüddîn’in kızının, Celâlüddîn Bülkînî ile evlenmesi sûretiyle onunla akraba oldu. Bir müddet yanlarında ikamet etti. Fetvâ ve ders okutma izni aldı.

Sirâcüddîn Hımsî, çok defa hacca gitti. 823 (m. 1420) senesinde Mekke-i mükerremede mücâvir olarak kaldı ve İbn-i Cezerî’nin, Zeynüddîn Rıdvan’ın hadîs-i şerîf derslerini dinledi. Sonra Yemen’e gitti. Teaz ve Zebîd’e uğradı. Buraları dolaştıktan sonra gen döndü. Celâlüddîn Bülkînî ile birlikte Şam’a gittiler. Bir müddet kalıp, İskenderiyye’ye döndüler. Bülkınî’nin vefâtından sonra, Veliyyüddîn Irâkî’nin yerine vekâlet etti. Dımeşk, Trablus ve Haleb kadılıklarında bulundu. Beyt-ül-makdîe’deki Selâhiyye Medresesi’nde başmüderrislik yaptı.

Sirâcüddîn Hımsî, çok eser yazdı. Bunlardan ba’zıları şunlardır: 1-Tavdîh-ül-mübhem vel-mechûlü alâ minhâc-il-usûl lil-Beydâvî, 2-Ravdat-ün-nâzırin, 3- Zâd-ül-fakîr, 4- Sütûr-ül-a’lâm fî mebân-il-îmân vel-İslâm, 5-Şerh-ül-Minhâc lin-Nevevî 6-Eş-Şühüb-ül’âliyye, 7-Safvet-ül-esfıyâ fî hulâsat-il-evliyâ.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-8, sh. 4

2) Ed-Dav-ül-lâmi’ cild-6, sh. 139

3) Esmâ-ül-müellifîn cild-1 sh. 793

4) Brockelmann Sup-2, sh. 144